Bekir ÖzgürYazarlar

YUMRUK,BARİŞ ELİ OLABİLİR Mİ?

Sayın Başbakan “Terör örgütü silah bırakırsa, barış görüşmeleri başlar” derken kendi silahlı güçleri operasyon yapmaktadır. Bu manzara ve söylem 30 yıldır nakarat halinde tekrarlanmaktadır. Bu yöntem ve söylemle bu zamana kadar barış sağlandı mı, kanayan bu toplumsal yaraya çare oldu mu bu tür söylemler? Hayır!

Başbakan bu söylem ve duruşuyla adeta, yumruk yaptığı elini Kürt Halkına uzatmış, gelin el sıkışıp barışalım der gibi bir görüntü sergilemektedir. Kürt Özgürlük Hareketinin barış isteği karşısında, barışçı olmayan bir duruştur bu yaklaşım. Başbakan’ın bu yaklaşımı, “Barış benim istediğim gibi olacak” türünden bir dayatmadır.

Salt Kürt Halkının değil, tüm tolumun ülke çapında yükselen barış isteği karşısında, PKK’nın, barışın önünde engel gösterilmesi, barış isteyen toplumu ciddiye almamaktır. PKK, barış ortamını bozan bir neden değil, bu ülkede Kürt Halkı üzerinde ki inkarcı ve baskıcı bir politikanın sonucudur. Sonucu ortadan kaldırmanın tek yolu, sonucu yaratan nedeni ortadan kaldırmaktır.

Sayın Başbakan barış konusunda samimi ise, askeri operasyonu geçici olarak durduğunu, barışın temel ilkelerinin ilgili kişi ve kurumlarla görüşülmeye başlanacağı takvimi açıklaması gerekmektedir. Bu ilk adımdan sonra PKK eylemlere devam ederse, askeri operasyonlar meşruiyet kazanır, PKK’nın da, barış isteyen toplumdan tecrit edilmesinin yolu açılmış olur.

Barışa giden yolun ilk adımı, samimiyet ve ciddiyettir. İkinci adım, muhataba eşit ortam ve statü sağlamaktır. Üçüncü adım, toplumsal desteği yoğunlaştıracak siyasi bir söylem geliştirmektir. Toplumsal barışın bozulmasına neden olan siyasal ve hukuksal nedenleri ortadan kaldıracak ve barışı güvence altına alacak yasaları mümkün olan kısa zamanda çıkarmaktır.

Sayın Başbakan Ramazan orucunun ilk gününe niyet edip, aynı niyetle Ramazanı tamamlayıp bayram ettiği gibi, Barışı gerçekleştirmeye de niyet eder gereğini yaparsa, bu ülkede hatta bölgede “Barış Kahramanı” olmaması için hiçbir sebep yoktur. Bu ülkede barışı gerçekleştirecek yeteri kadar sebebi, toplumsal desteği ve siyasal gücü vardır; yeter ki niyet etsin ve samimi olsun.

Varsayalım ki Başbakan barışı sağlamak için niyetli ve samimi; AKP’yi bu ülkede iktidar yapan emperyalist odaklar, bu ülkenin finans kaynaklarına, reel üretim sektörüne, enerji ve maden potansiyeline, iletişim araç ve kurumlarına, iç dış politikasına hükmeden ve işbirlikçisi oldukları dış güçler, bu ülkede çıkarlarını tehlikeye atacak toplumsal bir barışa izin verirler mi?.

Türkiye de Kürt Halkıyla sağlanacak demokratik barış, İran, Irak ve Suriye Kürtlerini olumlu etkileyeceği göz önüne alındığında, bölgede emperyalist çıkarların karşılaşacağı olumsuz sonucun doğmasına bu soyguncu talan odakları göz yumar mı? Irak’ın Suriye’nin başına gelenler, İran’a yönelik tehditler bölgede ki kısmi barışı da bozmak için değil mi?

Türkiye kaynaklı bir barış, bölgesel barış için Orta Doğu halklarını uyandırırsa, emperyalistler, bu coğrafyada bel kemiğinin kırılacağını, bir daha ayağa kalkamayacağını, dünyada kapitalist sistemin sonunun başlangıcı olacağını iyi bilmekte; bunun için de bölgede sürekli kargaşa çıkarmaktalar. Bu ortam ve koşullara Türk devleti, halkın istediği barışı sağlayabilir mi?

Evet. Türkiye de barış sağlanabilir. Ancak özlenen bu barış bu devleti yöneten işbirlikçiler eliyle veya onların girişimiyle değil, devletin baskı altına alarak ayrıştırdığı, ötekileştirdiği toplum kesimlerinin ısrarlı, bilinçli, örgütlü ve birlikte mücadelesi ile barış, “Halkın eseri” olarak yaratılabilir.

Bekir Özgür. 01. 02. 2013.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir