MANŞETSİYASET

Demirtaş: Bu anlamsız sınırlar bir gün ortadan kalkacak

Rojava’ya dönük fiili ambargonun sonucu olarak kapatılan sınır kapılarının açılması için temaslarda bulunmak üzere Nusaybin’e gelen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Halkları birbirinden ayıran mayınlı, tel örgülü sınırı, sınır olmaktan çıkarabiliriz. Barış ve kardeşlik sınır yapabiliriz” dediği belirterek, parti olarak halkla birlikte bu anlayışla hareket edeceklerini ifade etti. Demirtaş, “Acının kimliği, inancı yoktur. Ana yüreği ana yüreğidir. Orada ölen bebekler, katledilen kadınlar, çocuklar hepimizin içini sızlatan dramlardır. Umut ediyorum ki; bu topraklara bir gün barış gelecek ve bu anlamsız sınırlar ortadan kalkacak”

Rojava ile kapalı durumda bulunan sınır kapılarına dikkat çekmek ve çeşitli görüşmelerde bulunmak amacıyla Nusaybin’e gelen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kent girişinde kitlesel olarak karşılandı. Nusaybin girişinde yüzlerce kişi tarafından karşılanan Demirtaş ve beraberindeki partililer, ilk olarak Nusaybin Belediyesi’ni ziyarette etti.
Belediye çalışanları tarafından karşılanan BDP’li heyet, daha sonra Nusaybin Kaymakamı Abdulhalim Can ile görüştü. Basına kapalı olan görüşmenin ardından BDP Eş Genel Başkanı ve beraberindeki PM üyesi Ali Ürküt, BDP Mardin il, ilçe ve belde yöneticileri, BDP’li belediye başkanları ile beraber BDP Nusaybin İlçe Örgütü’ne geçildi. BDP’li heyeti, DÖKH aktivistleri, MEYA-DER, KURDİ-DER, TUHAD-DER yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistlerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce yurttaş, alkış ve zılgıtlarla karşıladı. Demirtaş’ın ziyareti nedeniyle BDP binasının bulunduğu sokak kırmızı, sarı, yeşil bayraklarla süslendi. Barış güvercinleri uçuran kitle sık sık “YPG”, “Bijî berxwedana Rojava”, “Öcalan”, “Bijî serok Apo” sloganları attı. BDP Nusaybin İlçe binasında kitliye hitaben konuşan Demirtaş, halk tarafından Rojava için toplanan yardımların Rojava’ya ulaştırılması için burada olduklarını belirtti.

‘Bizim için Nusaybin neyse Qamişlo’da odur’

Suriye’de iki yıldır bir iç savaşın yaşandığını hatırlatan Demirtaş, “Bilindiği gibi 2 yıldır Suriye’de bir iç çatışma, Baas ve Esad rejiminin zulmü bir de o yetmezmiş gibi kendilerine Müslüman maskesi takmış El-Kaide, El-Nusra çetecilerin katliamları yaşanıyor. Biz daha öncede belirttik. Burada bir kez daha belirtiyorum; biz bu çetelere İslam demiyoruz, insan bile demiyoruz. İslamla, dinle, kitapla alakaları yoktur. Kadın, çoluk, çocuk demeden katleden, boğazlarını kesen ve yaptıklarını kendilerince İslamiyet adına yapan bir anlayışı asla dinimizle alakası olamaz. Buradan bütün halkımızın duyarlı olmaya çağırıyorum; çünkü özellikle burada bazı gençlerimizi aldatıp, kandırarak cihada gidiyoruz. Orada ‘şehit olup cennete gideceksiniz’ adı altında götürüp kardeşi kardeşe kırdırtıyorlar. Bu konuda ailelerimizin duyarlı olması lazım. Orada Kürde ve Kürdistan’a karşı cihat olmaz İslam’da böyle bir anlayış yoktur. Orada mahsum bir halk kendi köyünü, toprağını savunuyor. Ne kimseye saldırmış ne de kimseye düşmanlığı vardır. Rojava halkı kimseye karşı katliam yapmıyor. Sadece kendi meşru savunmasını yapıyor. Şimdi ortada mazlum bir halkın direnişi varken bir taraftan da İslamiyet’i kullanarak katliam yapanlara karşı elbirliğiyle kendi ittifakımızla güç birliğiyle karşı duracağız. Rojava halkının yalnız olmadığını herkes bilmek zorundadır, Qamişlo halkı yalnız değildir. Bizim için Nusaybin neyse Qamişlo’da odur. Araya koyulmuş bir tel örgü kardeşi kardeşten ayıramaz. Şu ana kadar ayıramadı. Bu saatten sonrada ayıramaz” dedi.

‘Barış ve kardeşlik zamanıdır’

Rojava halkının kendi iradesiyle geçici yönetimini oluşturduğunu ifade eden Demirtaş, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin bura ile 800 km sınırı vardır. Hatay Reyhanlı’dan Cizre’ye kadar sınırı vardır. Bu sınır mayınlı sınırdır, tel örgü sınırı olmasından çıkarılabilir. Bir kardeşlik sınırına barış sınırına dönüştürülebilir, bu mümkündür. Biz bunun için uğraşıyoruz; çünkü İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile yaptığımız son görüşmede de size ve Rojava halkına selamlarını söylüyordu. Sayın Öcalan şunun altını çiziyordu ‘Biz bu sınırı, halkları birbirinden ayıran mayınlı tel örgülü sınırı olmaktan çıkarabiliriz. Barış ve kardeşlik sınır yapabiliriz’ diyordu. Kendisinin çağrısı budur. Bizler de parti olarak halkımızla birlikte bu anlayışla hareket edeceğiz. En kısa zamanda Nusaybin Sınır Kapısı’nın hem ticarete hem insan geçişine hem de insani yardım gidişine açık olması gerekiyor. Biz bu konuda girişimlerimizi sürdürüyoruz. Umut ediyoruz ki; sınırın öbür tarafında Esad’ın kontrolündeki güçlerinde bunların artık böyle olmayacağını görmesi ve o sınırı teslim etmeleri gerekenler kim ise onlara teslim etmeleridir. Büyük acılar, zahmetler, zulümler görmüş halklar olarak sınırın bu tarafından da öbür tarafından da artık barış zamanıdır, kardeşlik zamanıdır, diyoruz; artık Suriye’deki, Mısır’daki katliamları durdurmak için bizler bütün halklarla el ele vermek zorundayız. Bizler için Kürdü, Türkü, Arabı, Çerkezi, Süryanisi fark etmez; çünkü katliam ve zulüm hepimize yapılıyor. Daha dün Mısır’da yaşanan katliam, Suriye’de kimyasal silahla yapılan katliam bizi öldürmüştür. Orada ölen bebekler, çocuklar bizim çocuklarımızdır. Biz aralarına ayırım koyamayız. Hepimiz eziliyorsak, hepimiz el ele vermek zorundayız. Bu bölgede barışı inşa edeceğiz, ama özgürlüğümüzle ama onurumuzla ama eşit olarak işte bu mümkündür. Sayın Abdullah Öcalan’ın 21 Mart’ta yaptığı çağrıyla birlikte bu her zamankinden daha fazla mümkün kılmıştır.”

‘Türkiye için tehdit değildir’

Türkiye’nin artık dış politikada daha doğru kararlar vermek zorunda olduğunu dile getiren Demirtaş, “Mademki PYD ile temaslar var ve diplomasinin geliştiğini söylüyorlar. Oradaki Kürt halkını düşmanmış gibi görmekten vazgeçmeleri lazım. Oradaki insanlar Türkiye’ye ve Türk halkına düşman değildir. Böyle bir politikaları yok, böyle bir amaçları niyetleri yok. Türkiye’nin uzun en kara sınırına sahip olduğu bir bölgede kardeş bir halk kendi yönetimini inşa ediyorsa bu Türkiye için bir şanstır. Türkiye için bir tehdit değildir” diye belirtti.

‘Her yer kan gölüne dönmüş durumda’

BDP Nusaybin İlçe binasında yapılan konuşmanın ardından BDP’li heyet temsili olarak Nusaybin Hudut Sınır Kapısı’nda incelemede bulundu. Yapılan incelemenin ardından konuşan Demirtaş, “Kürdistan’ın birçok yerinde ve kentinde toplanan insanı yardımların ve iki ambulansın sınırın öbür tarafında yardıma muhtaç olan insanlara gönderilmesi için bir çalışma yürütülüyor. Biz de parti olarak orada mağdur olan çoluk çocuk, kadın yardıma muhtaç olanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Tabi ciddi zorluklar var. Daha önce kullanılan Nusaybin Sınır Kapısı şuan da Esad güçlerinin kapatması nedeniyle tek taraflı olarak kapalıdır. Alternatif olarak Kızıltepe’deki Şenyurt Sınır Kapısı var. Orada da sınır faaliyetleri insani koridor Türkiye’de hükümet tarafından resmen açılmadığı için bürokratik zorluklar karşılaşıyoruz. Biz bütün bunları aşmaya çalışıyoruz. Gerek İçişleri ve Dışişleri Bakanı gerekse Mardin Valiliği ile bütün görüşmeleri yapıldı. Orada PYD ile süren temaslar Türkiye’deki özellikle iç ve dış politikaya yansımalıdır diye düşünüyoruz. Bugün yarın içerisinde toplanan bütün yardımların Şenyurt Sınır Kapısı’nda geçişi mümkün olacak gibi görünüyor. Buradan Qamışlo’dan Şam’a ve Halep’e kadar her yer kan gölü olmuş durumdadır” diye konuştu.

‘Tel örgülere gerek olmayan ortamı hep birlikte yaratabiliriz’

Mısır’ın da kan gölüne döndüğünü dile getiren Demirtaş, şunları söyledi: “Bütün bu katliamlar yaşanan dramlar hepimizin içini kanatıyor. Bölgede barışın hakim olmasının en etkili yolu diyalogu, temasları, müzakereleri hızlandırmaktır. Türkiye’de Kürt sorunu ile ilgili yürüttüğümüz müzakereler sonuç aldıkça, ilerledikçe somut adımlara dönüştükçe bunun bölgeye de etkisi olacaktır. Bu hem Türkiye’nin dış politikada etki gücünü artırır özellikle barışın sağlanmasında etkili olmasını sağlar. Öbür taraftan Kürtlerin kendi yaşadıkları ülkede, o ülke ile birlikte sorunlarını çözmesi diğer halklara bir umut olup örnek teşkil edecektir. Acının kimliği, inancı yoktur. Ana yüreği ana yüreğidir. Orada ölen bebekler, katledilen kadınlar, çocuklar hepimizin içini sızlatan dramlardır. Umut ediyorum ki; bu topraklara bir gün barış gelecek ve bu anlamsız sınırlar ortadan kalkacak; çünkü sınırın hemen diğer tarafında burada yaşayan insanların akrabaları, aileleri var. Biz ülkeler bölünsün, parçalansın demiyoruz; ama bu tel örgülere, mayınlara gerek olmayan bir ortamı hep birlikte yaratabiliriz. Bu sınırları kardeşlik barış sınırına dönüştürebiliriz.”

Nusaybin Hudut Sınırı’nda yapılan incelemelerden sonra BDP’li heyet, Kızıltepe Şenyurt Sınır Kapısı’na geçti. DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir