MANŞETSİYASETÜst Manşet

Birbirimizi Düşman Olarak Görmekten Vazgeçelim

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı, “Ermenisi, Asurisi, Ezidisi, Arabı, Farsı, Türkü, Kürdü birbirinin inancına saygı ile yeni bir yaşamı inşa edebilirler mesajıdır.

Önce birbirimizi öldürmeyi bırakalım. Birbirimizi düşman olarak görmekten vazgeçelim. Biz bu toprakların gerçek yaşayan sembolleri temsilcileriyiz. Bizler birbirimize karşı yok etme, yıpratma anlayışını bir kenara bırakırsak başkaları bizi bölme düşman etme politikasını sürdüremez. Mesajın özü budur” dedi.

Demirtaş, “Akil Adamlar deniliyor bu kavram doğru değil. Sadece erkeklerin işiymiş gibi bir yaklaşım doğru değil. Eğer bu konuda cesursanız Akil Kadınlar Komisyonu diyelim” dedi.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Meclis’te partimizin grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

‘Meclis Alt Komisyonu’nun raporu bir suça ortak olmaktan başka bir şey değildir’

Demirtaş, Newroz’da emeği geçen ve yüksek katılım sağlayan halka, sanatçılara, milletvekillerine, gençlere ve kadınlara teşekkür ederek konuşmasını sürdürdü. Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın 2005 Ağustosu’nda Diyarbakır’da söylediği “Her ülkede geçmişte hatalar yapılmıştır, o nedenle geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük ülkelere yakışmaz” şeklindeki sözlerini hatırlatarak yarın Meclis’te Uludere Alt Komisyonu’nun Roboski katliamı nedeniyle hazırladığı raporun oylanacağını bu nedenle Başbakan’ın 2005’te sarf ettiği sözleri Meclis’te de tekrar hatırlatmasını istedi.

Yarın Meclis’in Roboski Alt Komisyonu’nun raporunu oylayacağını söyleyen Demirtaş, “Alt Komisyon öylesine bir çalışma yürütmüştür ki, bu raporun büyük bir kısmı AKP propagandası olarak dizayn edilmiştir. Neredeyse Roboskililerin o saatte orada bulunması suçmuş başka da suçlu yokmuş gibi sunuluyor. Bu raporun kabul edilir bir tarafı yoktur. Her şeyden önce hukuk, adalet vicdan işidir. Vicdanına danışmayan bir milletvekili kimliği siyasi düşüncesi ne olursa olsun kesinlikle suç işlemiştir. Meclis Alt Komisyonu’nun raporu bir suça ortak olmaktan başka bir şey değildir. Komisyonda partimizi temsil eden Sayın Ertuğrul Kürkçü rapora şerh koymuş ve her şeyi açıkça belirtmiştir. Fakat komisyondaki AKP çoğunluğu nedeniyle Alt Komisyon raporu, şerhler eleştiriler dikkate alınmadan düzenlenmiş yarın da Meclis’te oylanacak” dedi.

‘Roboski’yi Örtmeye Bir Komisyonun Gücü Yeter mi?’

Roboski katliamının geçiştirilecek bir olay olmadığının altını çizen Demirtaş, “Hangi olayı bugüne kadar örtebildiniz. Roboski’yi örtmeye bir komisyonun gücü yeter mi? Yarın komisyonda oy kullanacak bütün vekillere çağrı yapıyorum, oyunuz ya bu suça ortak olacağınızı ya da bir parçası olmaktan kurtulacağınızın oylaması olacaktır. Bu komisyon umuyorum ki yarın vicdanının sesini dinleyecektir. Yarın oylamaya katılacak bütün milletvekilleri böylesi tarihi bir vebal altındadır. Çok ciddiyetinde değiller belki bugün; ama tarih onları da yazacaktır. Parlamento’nun böyle bir katliamı örtbas etmesini tarih yazacaktır. Bu halk bunu unutmayacaktır. Eğer bu komisyon gelişmekte olan sürece de katkı sunmak istiyorsa gerçeğin açığa çıkması için daha ahlaki davranmalıdır. Roboski’de çıkacak sonuç bizler açısından Hükümet’in de bu sürece nasıl yaklaştığını gösterecektir” diye konuştu.

‘Helalleşme Derken Bir Özür Niye Çok Görülür’

“Savaş uçakları taraftan parçalanan insanlar için bir ülke özür dilemekten niye gocunur” diyerek sözlerini sürdüren Demirtaş, “İsrail’in özrü önemlidir şimdi başka devletlerden biz bunu isterken kendi vatandaşımızdan bunu nasıl esirgeriz. Hele hele helalleşmeden söz ederken, yeni bir süreci tartıştığımız bu günlerde devlet adına bir özür neden çok görülür. Parlamento komisyonu neden ön açıcı olmasın. İşte bunların hepsi milletvekillerinin yarın bizzat kendi kendilerine sormaları gereken hususlardır. Bölge milletvekilleri de var tavırlarını merak ediyoruz. Gidip bütün o gerçeklikleri gözleri ile gördüler. Sadece gördüklerini yazsalardı yine yeterdi. Kendi gözlemlerini bile saklayan bir alt komisyon raporunu kabul etmemiz düşünülemez. ‘Oylarız evet deriz Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolur’ diye düşünmesinler. Biz buna müsaade etmeyiz. Biz Roboski katliamının bir nefrete tarihsel bir hesaplaşmaya dönüşmesini istemiyoruz. Bir helalleşme çıkabilir. Devlet adına bir özür bütün toplum vicdanlarını rahatlatabilir. Bu bir taviz beklentisi değildir. Sayın Başbakan yarın oylama yapılacak komisyonda 2005’deki konuşmasına hatırlatmada bulunmalıdır. Büyük devletler de hata yapar özür dilemelidir demeli” ifadesinde bulundu.

Komisyon Üyelerine Çağrı: Lütfen Daha Vicdanlı Olun

Roboski katliamını herkesin içine sindirmesi durumunda hellaleşmenin olamayacağını söyleyen Demirtaş, “Biz Roboski katliamını BDP olarak unutmayacağız. Böylesine bir tutumu yaklaşımı kabul etmemiz de mümkün değildir. Sorumluların açığa çıkarılması için komisyon daha detaylı bir araştırma yapabilirdi. Yetkinin kim tarafından kullanıldığı, emrin kim tarafından verildiği ortada. Komisyon üyelerine canı gönülden sesleniyorum. Lütfen daha vicdanlı düşünün” dedi. Demirtaş, komisyonda yer alan ve şerh koyan Ertuğrul Kürkçü’ye de teşekkür etti.

‘Lüleburgaz’daki İşçi Mitingini Selamlıyoruz’

Konuşmasının devamında Lüleburgaz’da yapılan işçi emekçi mitingine de değinen Demirtaş, Hükümet politikalarına en kitlesel tepkinin Lüleburgaz’da verildiğini kaydederek, “Mitingi buradan selamlıyoruz dayanışma duygularımızı iletiyoruz” diye konuştu. AKP iktidarı döneminde bir ilçenin nüfusu kadar işçinin güvencesiz çalıştırma koşulları nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlatan Demirtaş, AKP iktidara geldiğinde taşeron işçi sayısının 300 bin şimdi ise bir buçuk milyonu aştığını söyledi. Demirtaş, “Örgütlü mücadeleyi yürüten bütün emekçiler biliyor ki barış sofradaki ekmeği büyüttüğü oranda barıştır” dedi.

‘Mesajların Üstünü Örtmek En Büyük Haksızlıktır’

Diyarbakır’da gerçekleştirilen tarihi Newroz’un Ortadoğu tarihinde gerçekleşmiş en büyük Newroz kutlaması ve mitingi olduğunu belirten Demirtaş, “Bu heyecanı hep birlikte yaşadık. Zannediyorum Ortadoğu tarihindeki en büyük miting olarak tarihe geçmiş oldu. Halkın nasıl bir beklenti ile meydanı hınca hınç doldurduğunu herkes anlamıştır. Mutlaka anlamak istemeyenler de olacaktır. 2 milyon insan niye meydanı doldurur herkesin bunu anlaması lazım. Orada yaşanan büyük halk referandumunun herkes tarafından iyi yorumlanması lazım. Orada makarna dağıtılmıyordu barış özlemi, özgürlük sevdası o kadar insanı orada buluşturdu. Tarihi mesajı dinlemek onun arkasında olduğunu ortaya koymak için milyonlarca insan alana çıkıyorsa her şeyden önce kayda değer bir gelişmedir. Bu tarafını tartışmak yerine işi magazinleştirmeye çalışmak mesajların üstünü örtmeye çalışmak en büyük haksızlıktır. O alanda bulunan herkes o mesajı heyecanla izledik.

O heyecan neydi binlerce yıldır kaderimizmiş gibi bize dayatılan karşılıklı olarak birbirini yıpratma, çatışma, savaşma anlayışına karşı bir manifestoydu. Herkesi heyecanlandıran işte buydu. Mezopotamya, Anadolu toprakları yeryüzünde diğer kıtalarda daha insan ırkı yaşamıyorken medeniyetlere beşiklik etmiş topraklardır. Onlarca medeniyet, din, inanç, kültür, mezhep köklerini o topraklarda var etmiştir. O toprakların kültüründe birbirlerine karşı saygı, bir arada yaşama kültürü vardır. Yapılan çağrıda belki de felsefik, ideolojik olarak en büyük atıf köklerimizedir. Çarpıtılmış tarih bize dayatılan ırkçı, şoven anlayışlar nedeniyle sanki hep böyle gelmiş böyle gider diye kabul ettik. Yıllardır biz parti olarak bütün Türkiye’ye bunu anlatmaya çalıştık. Geçmiş hukukumuzda birbirini yok etmeye dayalı bir ilişki yoktur, olmaması gerekir. Orada yapılan çağrıdaki bazı mesajlar ısrarla çarpıtılmaya çalışılıyor” dedi.

‘Birbirimizi Düşman Olarak Görmekten Vazgeçelim’

Demirtaş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Oradaki İslam toplulukları hangi kurallara göre yaşadıysa o hukuka göre yaşaması çağrısı vardır. Zorla asimilasyon yoktur, inkar yoktur o hukukta. Kürtler ve Türkler bin yıl önce karşılaştıklarında ve ondan sonra o halkları bir arada tutan şey İslamiyet’tir bu tarihi gerçeğe atıf yapmak niye rahatsız ediyor bazı çevreleri. Bazıları ilk defa duymuş gibi feryat figan itiraz ediyorlar. Bu hukuku gerçekleştirirken geçmiş hatalara yanlışlara düşmeyelim. Mağdur edilmiş büyük felaketlere uğramış kesimler ve bu ittifakın hukukuna uymayarak başkalarını katledilen anlayışlar yeni dönemde olmamalıdır. Ermenisi, Asurisi, Ezidisi, Arabı, Farsı, Türkü, Kürdü birbirinin inancına saygı ile yeni bir yaşamı inşa edebilirler mesajıdır. Önce birbirimizi öldürmeyi bırakalım. Birbirimizi düşman olarak görmekten vazgeçelim. Biz bu toprakların gerçek yaşayan sembolleri temsilcileriyiz. Bizler birbirimize karşı yok etme, yıpratma anlayışını bir kenara bırakırsak başkaları bizi bölme düşman etme politikasını sürdüremez. Mesajın özü budur. Herkese bu ortak çağrı vardır.

Bu bizim kaderimiz mi Türk-Kürt, Alevi-Sünni, düşman mı olacak. Böylemiydi tarihte. Herkes kendine sormalı. Bu iş klasik bir taktik siyaset değil. Yapılan çağrı önümüzdeki ay, yıl, seçim için yapılmış bir çağrı değil. Önümüzdeki yüzyıllar için yapılmış çağrıdır. Ortadoğu’da taşlar yerinden oynayıp da yeniden dizayn süreci bizim dışımızda bu kadar tartışılırken, bizler neden el ele verip kendi geleceğimizi yaratmıyoruz. İşte Türkiye’de savaşın bitme çağrısı bu mesaja güç katması için yapıldığını unutmamak lazım. Yüzlerce yıllık bir hatadan dönüşün kapılarını açma mesajıdır. Biz parti olarak bu mesajı bu şekilde bağrımıza bastık. Onun gereğini yerine getirme sözünü milyonların huzurunda BDP ve DTK olarak halklara verdik. Özverili davranacağız. Ne kadar tahrik etmeye çalışıyorlarsa çalışsınlar politikalarımızı buna göre dizayn edeceğiz. Klasik bir barışma helalleşmeden öte tarihi medeniyetlerin bize emrettiği bir talimat olarak partililerimiz tarafından algılanmış ve pratikleştirme sözü verilmiştir.”

Hükümetin de aynı ciddiyet ve derinlikte yaklaşması beklentisi içinde olduklarını belirten Demirtaş, “Muhalefetin hali ortada. Şimdi bu kadar tarihsel bir dönüşüm, helalleşme, bir arada kardeşçe, barış içinde bir duyguyu nereden zayıflatırım diye meydan meydan provokasyon çağrısı yapanlar, bu mesajı anlamaktan çok uzaklar” diyerek her görüşün Türkiye’nin gerçeği olduğunu söyledi. Demirtaş şöyle devam etti: “Zaten farklı kesimlerin bir birlerini ortadan kaldırma, inancını, kimliğini yaşamını sınırlama anlayışı bu gerilimi arttırıyor. Yoksa saydığımız sayamadığımız düşünceler bu ülkenin bir realitesidir.”

‘Devlet Bahçeli Olsun Ama Bu Bahçede Rengarenk Çiçekler Olsun’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kasteden Demirtaş, “Devlet evet bahçeli olsun ama bu bahçede rengarenk çiçekler olsun. Kan gözyaşı olmasın. Isparta’nın gülü de Hakkari’nin lalesi sümbülü de olsun. Biz önümüzdeki yüzyılları etkileyecek ve değiştirecek bir döneme tanıklık ederken kinle hareket etmeyeceğiz. Çünkü değişim başladı halk bunu istiyor. Bu toprakların bütün halkları bunu istiyor. Köklerinin ne kadar derine indiğini hissediyor. Bu yüzden barış sürecini destekliyor. Biz bu kadar hassas davranırken, işte böylesine büyük bir tarihselliğe dikkat etmeye çalışıyoruz. Partilerden de ve Parlamento’dan da özellikle bu anlayışa sahip çıkmasını bekliyor bu mesajı doğru okumasını rica ediyoruz. Bu düşünceler ilk defa biri tarafından ortaya atılmış düşünce de değildir. Medeniyetlerin buluşması meselesi yeni bir mesele değil. Sırf Sayın Öcalan doğru söyledi diye karşı çıkanlara teessüf ediyoruz.

Herkesin birbirine yüreğini açma zamanıdır. Bütün bunları öncelikle vicdan meselesi olarak görme zamanıdır. Parlamento ve Hükümet bu işin yasal tarafının alırsa kalıcı olur. Bu sürecin akamete uğramaması için alınması gereken yasal tedbirleri uzun süreden beri ifade ediyoruz sunulmuş çok sayıda yasa önerimiz var. Son 30 yıldır bütün anaların ağlamasına neden olan bir isyanın bitmesini konuşuyoruz. ‘Çaktırmadan bu işi çözün sınır dışına çıkın ben görmezden geleyim’ gibi bir üstün körü yaklaşım olur mu? Olmaz. Bu Parlamento duyarsız mı olacak, gece gündüz aciliyeti olmayan bir sürü yasayı çıkaran Parlamento bu tarihi sorunu konuşmaktan imtina mı edecek? Parlamento’nun da üzerine düşenler vardır, Hükümetin de muhalefetin de üzerine düşenler vardır. Başka ülkelerde de sorunlar çözülürken parlamento özel yasalar, özel komisyonlar oluşturmuştur. Parlamento işin arkasında durmuştur. Bizim Parlamento’muz böylesi tarihi bir sürece sırtını dönerek ya da tartışmaları başka yere çekerek tarihsel rolünü oynayamaz. Eğer elimizi gövdemizi birlikte taşın altına koyduk diyorsak herkesin mantıklı düşünmesi lazım.”

‘Akil Kadınlar Komisyonu Olsun’

Çokça tartışılan Akil İnsanlar Komisyonu tartışmalarına da değinen Demirtaş, “Türkiye’nin toplumuna sunacağı barıştır bu bizim BDP’nin dayatmasından öte ortaya koyduğumuz bir tartışmadır. Yine Akil İnsanlar Komisyonu tartışmalarını biz de izliyoruz. Bizim sunduğumuz bir liste yoktur; ama mutlaka olacaktır. Tartışılan isimler hepsi saygındır ama bu komisyonun bütün vicdanları temsil eden liyakate ve halkın güvenine layık olması gerektiğini düşünüyoruz.

‘Akil Adamlar’ deniliyor bu kavram doğru değil. Sadece erkeklerin işiymiş gibi bir yaklaşım doğru değil. Eğer bu konuda cesursanız Akil Kadınlar Komisyonu diyelim içine bazı akil erkekler de koyalım. Kadınlara, analara karşı da o kadar borcumuz saygımız olsun. Ağırlıklı olarak kadın arkadaşlar bu komisyonda yer alsın. Bütün savaşları erkekler çıkarıyor, barış olacaksa müsaade edelim de kadın arkadaşlar bunun öncülüğünü yapsınlar. Bu komisyon yasayla mı olur sadece sivil bir inisiyatif olarak mı ortaya çıkar iyi tartışmak lazım. Çünkü Oslo sürecinde MİT müsteşarının başına gelenleri biliyoruz. Şimdi Akil Kadınlar Komisyonu çalışacaksa niye Parlamento destek sunmasın? Bunların hepsi bir dayatmadan öte ortak akılla çözülecek sorunlardır. Ama çaktırmadan yürütün bu işi biz de Hükümet olarak görmezden geliriz yaklaşımı doğru değildir” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir