MANŞETSİYASETÜst Manşet

Tutuklananlar serbest bırakılmalı

DİYARBAKIR  Türkiye Barış Meclisi (TBM) Diyarbakır Girişimi tarafından dün Diyarbakır’da gerçekleştirilen; gazeteciler Çengiz Çandar, Maya Arakon, Mete Çubukçu, Celal Başlangıç, Ali Bayramoğlu ve Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’un yanı sıra çok sayıda barış savunucusunun katıldığı “Niçin, nasıl, kimin için barış” çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı.

İHD Diyarbakır Şubesi Vedat Aydın Toplantı Salonu’nda yapılan basın toplantısına Diyarbakır Barış Girişimi sekretarya üyeleri Mehmet Emin Güler, Şemsettin Koç, Yılmaz Turgut ve Gafur Turkay katıldı. Sonuç bildirgesinde İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin desteklenmesi, kurumsallaşması ve müzakerelerin her koşulda devamının sağlanması vurgusu yapılarak, müzakereleri yürütebilmesi için Öcalan’ın güvenlik, sağlık ve özgürlük koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

‘KCK davası çerçevesinde tutuklananlar serbest bırakılmalı’

Güler tarafından okunan sonuç bildirgesinde, “Hükümet ile PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan arasında başlatılan görüşmeler, sorunun çözümü için olumlu bir havanın doğmasına yol açmış ve çözüm imkanı sunmuştur. Bu görüşmeler desteklenmeli, görüşmeler kurumsallaşmalı ve müzakerelerin her koşulda devamı sağlanmalıdır. Görüşmelerin sağlıklı bir zeminde yürümesi için en kısa sürede bir çatışmasızlık ortamı yaratılmalı, taraflar, karşılıklı adımlarla sürecin ilerlemesini kolaylaştırmalıdır. Bu bağlamda KCK davası çerçevesinde tutuklananlar ile PKK’nin elinde tuttuğu kişilerin serbest bırakılması, süreci olumlu etkileyecektir” ifadelerine yer verildi.

‘Öcalan’ın özgürlük, sağlık ve güvenlik koşulları iyileştirilmeli’

Kürt sorununun demokratik çözümü için bütün tarafların toplumsal hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiği vurgulanan bildirgede, “Süreci akamete uğratacak tavırlardan özenle kaçınılmalıdır. Fırat’ın doğusu ve batısındaki barış algısının ortaklaştırılması için gayret sarf edilmelidir. Toplumsal kesimleri ötekileştiren ve toplumda onlara karşı öfke ve nefretin yükselmesine neden olan bir dili kullanmaktan imtina edilmeli, toplumsal uzlaşmaya hizmet edecek bir barış dili kullanılmasına özen gösterilmelidir. Tüm toplumsal aktörlerin sürece katılmalarını sağlayacak siyasi mekanizmalar açık tutulmalı ve iletişim kanalları çoğaltılmalıdır. Barış görüşmelerinde tarafların eşit koşullarda diyalog ve müzakereleri yürütebilmesi için Sayın Abdullah Öcalan’ın güvenlik, sağlık ve özgürlük koşullarının iyileştirilmesi gerekir” denildi.

‘Silahsızlandırma hedefi ile sorun çözülmez’

Benzer sorunları yaşayan ülkelerin deneyimlerinden faydalanılması ve Türkiye’nin kendi özgün çözüm modelini yaratması gerektiğine dikkat çekilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi: “Sürece sadece ‘silahsızlandırma hedefi’ ile yaklaşılması sorunları çözmeyecektir. Kürt meselesinin altında yatan sorun alanlarına yönelik anayasal düzenlemeler başta olmak üzere hukuki, siyasi ve kültürel reform programları yürütülmelidir. Süreç içerisinde provokatif eylemler olabilir. Taraflar, bu tür provokatif eylemleri açığa çıkaracak kararlı bir irade göstermeli ve her koşulda sürecin devam etmesini sağlamalıdır. Kendi içinde toplumsal barışı sağlayamayan, Kürt meselesini çözemeyen bir Türkiye’nin, Suriye’ye, Ortadoğu’ya demokrasi ve barışı ihraç etme şansı yoktur. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Suriye’deki Kürt oluşumuna düşmanca bir tutum sergilemekten vazgeçmeli, dostane ilişkiler geliştirmelidir. Çalıştayda tüm katılımcıların buluştuğu ortak nokta, Kürt meselesinin diyalog, müzakere ve uzlaşma ile çözülebileceği yönündedir. Sorunun demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl temelde çözülmesi için her kesimin çaba sarf etmesi gerekir. Çalıştayımız; Türkiye Barış Meclisi’nin farklı görüşlerden akademi, medya, edebiyat ve sanat dünyasından katılımcılar ve STK’larla ‘Barışa Omuz Veriyoruz’ adıyla başlattığı imza kampanyasına tüm çevrelerden aktif katılım sağlanması çağrısında bulunur.” DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir