MANŞETSİYASETÜst Manşet

Sinop’ta vali kentte değildi

ANKARA – BDP Grup toplantısında konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Sinop’ta HDK heyetine yönelik yapılan saldırıya değinerek, “Öğretmenevi’nin önünde lise öğrencilerinden oluşan topluluğun büyümesine göz yumuldu, gerekli tedbir alınmadı. Gün boyu orada kışkırtılmış, organize edilmiş yönetilen bir küçük grup tarafından Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi algı yaratıldı. Evet orada karşılaşılan durum bir linç girişimidir. Şiddetle kınıyoruz ancak asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır. Karadeniz halkından da yüksek sesle bunu dillendirmelerini duymak istiyoruz” dedi. Kışanak, Kürt sorununda yaşanan sürecin sadece beklenti ve tatlı sözlerle ilerlemeyeceğini vurguladı.

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, grup toplantısında partililere seslendi. Uluslararası Anadil Günü nedeniyle Kışanak, Kürtçe ve lehçeleri ile Hemşince ve Ermenice dillerinde “Anadilim kimliğimdir” dedi. Anadilin insanın varlığının, kimliğinin ve bütünlüğünün en ayrılmaz parçası olduğunu vurgulayan Kışanak, “1952 yılında Pakistan’da Urdu dilinin Bangladeş halkı içinde resmi dil olduğuna dair karar alınmış buna karşı Bangladeş halkı bir eylemlilik başlatmıştır. Bu mücadeleler ne yazık ki bu dili yasaklayan zihniyet tarafından baskı ile karşılanmıştır ve 21 Şubat 1952 yılında Bangel Dil Hareketi’nin yaptığı bir organizasyona katılan gençlerin üzerine sert bir müdahale ile gidilmiş ve gençler yaşamını yitirmiştir. İşte BM bunun anısına Uluslararası Anadil Günü olarak 21 Şubat’ı ilan etmiştir” dedi.

‘Dil ile devlet arasında bağ yoktur’

Türkiye’de de anadil konusunda acı tecrübelerin olduğunu ve halen bu hakka saygı duyar bir yaklaşımın olmadığını söyleyen Kışanak, “Dünya’da 2 bin 500 anadil kaybolmakla karşı karşıya. Türkiye’de ise 18’dir bu sayı. Abazca, Çerkezce ve Zazaca kırılgan diller kategorisindedir. Bu dillerin korunması ancak hak ve özgürlüğe saygı duyar bir anlayış ile gelişebilir” dedi. Türkiye’de halen anadil ile bölünme korkusunu yan yana getiren bir yaklaşımın olduğunu kaydeden Kışanak, dil ile devlet arasında bir bağlantının olmadığını kaydetti.

‘Bu ülkeyi bölünme korkusu ile yönettiniz’

Kışanak, “Madem devlet dediğiniz organizasyon bizim işlerimizi yürütmek için kurulmuştur o zaman bizim değerlerimize saygı duymalıdır. Biz devleti demokratikleştirmek istiyoruz. Bunun bölünme ile alakası yoktur. Bu ülkeyi yıllarca bölünme korkusu ile yönettiniz; ama bundan sonra yönetemezsiniz. Son korkuyu körükleyen kişi ise Kılıçdaroğlu olmuştur. Kılıçdaroğlu, ‘Anadilde eğitim böler’ demiştir. Üstelik kendi anadili olan Zazaca yok olmaya yüz tutmuş diller kategorisinde olan bir kişi olarak bunu söylemiştir” dedi. Kışanak dilin yok edilmesi durumunda toplumun ve tarihin yok edileceğine vurgu yaptı. Kışanak, “Ne kadar dil varsa o kadar devlet olsun” anlayışının ise soykırım ve katliam olduğuna vurgu yaptı. Kışanak, dünyada 195 devlet olduğunu buna karşın 7 bin dil olduğunu hatırlattı.

‘Asimilasyon insanlık suçudur’

Kendilerinin kutsal devlet değil halka hizmet eden devlet istediklerini vurgulayan Kışanak, “Böylesine bir kırım mantığını reddediyor ve kınıyoruz. Asimilasyon bir insanlık suçudur. Bundan vazgeçmenin tek yolu anadilde eğitim hakkına saygı duymak ve yasal güvenceye kavuşturmaktır. 21’inci yüzyılda bir dili eğitim dili yapmaz, kamusal engelleri kaldırmazsanız yavaş da olsa o dil yok olmaya doğru bir yolculuk yapar. Biz yeni anayasa yapım sürecinde herkesin bu gerçek ile yüzleşmesini ve kendi onuru ile kimliğini korumak adına başka dillere saygı gösteren bir anlayış ile hareket etmesini istiyoruz. Anadil kimliğimiz, varlığımız ve onurumuzdur. Kimse bizi onurumuzdan, varlığımızdan, kimliğimizden vazgeçmeye zorlamasın” dedi.

Sinop’ta HDK heyetine yönelik saldırıya tepki

Konuşmasının devamında HDK’nin Karadeniz’e ilişkin başlattığı ziyaretlere değinen Kışanak, “HDK yerelde ön yargıları kırabilmek için bu programı organize etti. Çorum’da güzel bir program yaptılar. Toplumsal barışı tesis etmek adına önemli bir çalışma oldu. Ne yazık ki ikinci durak olan Sinop’a gittiklerinde zaten öncesinde yapılan kışkırtmalar ile provokatif durumun içinde kaldılar. Bu program yaklaşık 1 aydır açıkça tartışılan bir programdır. İçişleri Bakanı’na gün gün bilgilendirmesi yapılmış ve gerekli tedbirler istenmiştir. Yine bu illerin milletvekilleri ile görüşülerek sağduyulu yaklaşım istenmiştir. Ancak Sinop’ta karşılaşılan durum hiç kimsenin görevini yapmadığının açık tablosudur. Sinop’un CHP’li belediye başkanı açıkça kışkırtıcı beyanlarda bulunmuştur. CHP de bu belediye başkanına uyarıda dahi bulunmamıştır” dedi. Sinop’ta yaşananlardan sonra CHP’den halen ses çıkmadığını hatırlatan Kışanak, bunu CHP’nin sosyal demokrat parti olduğunu sananların dikkatine sunduklarını kaydetti.

‘Sinop’ta vali kentte değildi’

Kışanak, “İnsanların kendini anlatma hakkını dahi savunamıyorsanız size sosyal demokrat denilemez. İçişleri Bakanı’na program verilmesine rağmen valiliğin kentte olmamasından dolayı önlemler aksatılmıştır. Vali’nin orada olmaması sorumluluktan kaçma yaklaşımıdır ve kabul edilemez. Ya o makamda oturuyorsan gereğini yapacaksın ya da kenti terk eden yaklaşım ile valilik yapamazsın. Gün boyunca İçişleri Bakanlığı nezdinde temaslarda bulunduk. Bu konuda görüşmeden kaçınmayan, önlemler alacağını söyleyen cümleler duyduk olumluydu; ancak Sinop’ta gereği yapılmadı. Öğretmenevi’nin önünde lise öğrencilerinden oluşan topluluğun büyümesine göz yumuldu gerekli tedbir alınmadı. Biz orada vali veya yardımcısının oraya gitmesini istedik. Ne yazık ki geç kalındı ve gün boyu orada kışkırtılmış, organize edilmiş yönetilen bir küçük grup tarafından Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi algı yaratıldı. Evet orada karşılaşılan durum bin linç girişimidir. Şiddetle kınıyoruz ancak asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır. Biz Karadeniz halkının demokrasi isteyen barışa saygılı bir halktır. Birkaç provokatör topluma lanse edilemez. Karadeniz halkından da yüksek sesle bunu dillendirmelerini duymak istiyoruz” dedi. Kışanak, hükümetin bundan sonra gelişecek provokatif eylemleri önlemek istiyorsa Sinop’da yaşananların görüntülerini kare kare incelemeleri gerektiğini vurgulayarak, “Onların içinden belki Ogün Samastlar da çıkabilir” diye konuştu. Kışanak, ayrıca ziyaretlerden dolayı HDK bileşenlerine teşekkür etti.

‘Derhal emekçiler serbest bırakılmalıdır’

Müzakere süreçlerinde diyalog ve teması yerellere yayan süreçlerin başlatıldığına işaret eden Kışanak, HDK’nin de bunu yapmaya çalıştığını kaydetti. DHKP-C’ye yönelik iddiası ile yapılan operasyonlara değinen Kışanak, bunların artık Türkiye klasiği olduğunu kaydetti. KESK Genel Merkezi’nin basıldığını hatırlatan Kışanak, “Bu operasyonları kınıyoruz. Derhal emekçiler ve sendikacılar serbest bırakılmalıdır. Bunu herhangi bir örgüt adı altında meşrulaştıramazsınız. 12 Eylül’de sendika mücadelesini hedef almıştı. Yıllarca sendikal mücadele çökertilmek için birçok şey yapıldı” diye konuştu. Kışanak, birkaç ayda bir KESK’in basıldığını duyduklarını hatırlatarak, bunun emeği baskı altına almak olduğunu ve kabul edilemez olduğunu kaydetti.

’10 arkadaşımıza kavuşmanın sevincini yaşayamıyoruz’

Kışanak, “Güne bir de buruk bir sevinç ile başladık. Diyarbakır’da ‘KCK ana davası’ adı altında devam eden bir dava var. Bugün 10 arkadaşımız bu davada serbest bırakıldı. Ailelerine gözünüz aydın diyorum. Ama bu sevinç buruk bir sevinç. 10 bin arkadaşımızın tutuklu olduğu bir ortamda açıkçası 10 arkadaşımıza kavuşmanın sevincini yaşayamıyoruz. Umuyoruz tüm tutsaklar özgürlüğüne kavuşur. Bizler de bunun için çaba sarf ediyoruz” dedi. Kışanak, bu yargılamaların hukuksuz ve adalete uygun olmadığının artık kabul edilmiş bir gerçek olduğunu kaydetti.

‘Doğru dürüst paketler ile hukuk garabetini kaldıralım’

Bu tarz uygulamalara dayanak olan yasal düzenlemelerin artık değişmesi gerektiğini herkesin söylediğini belirten Kışanak, “Hükümet kazanla aldığını gıdım gıdım verme yaklaşımı içindedir. Ardı ardına numaraları değişen yargı paketleri ile toplumu beklenti içinde tutuyorlar. Sonra da beklentilere yanıt vermeyen bir paket ile toplumun karışınsa çıkıyorlar. Bu kez sunduğunuz paketi doğru dürüst çıkaralım ve bu hukuk garabetini kaldıralım diyoruz” dedi. Kışanak, bu operasyonların AKP’nin tutumu ile yapıldığını vurgulayarak, “2004 yılında TCK’de reform adında değişiklik yapıldı; ama bu değişiklik ile TCK’de ceza ile suç arasındaki bütün bağları ortadan kaldırdılar. Kanun şiddeti engellemek için uygundu. Değişiklik hukuki ihtiyaçtan değil siyasi ihtiyaçtan doğdu. Siz siyaseti hukuka dahil ettiniz. Asıl büyük garabeti 2006’da yaptınız. O zaman Meclis’te 3 parti vardı. Seçim barajı nedeniyle birçok parti baraj altında kalmıştı ve temsil kabiliyeti zayıf bir Meclis olmuştu. AKP ve CHP yan yan bu garabet yasasını çıkardılar. O dönem CHP sadece ‘kapsamı yeterli değil dinci terörü de baskı altına almamışsınız’ diyordu. Bu garabet yasası Cumhurbaşkanı Sezer tarafından da onaylanmıştı. Statüko ile hesaplaşılacaksa bu zihniyet ile hesaplaşın” dedi. Kışanak, o dönem bu yasalara Kürtler ve demokratik muhalefetin sadece karşı durduğunu kaydetti.

‘Yargıtay tarihe kara leke olarak düşecek karara imza attı’

“2006 yılında Diyarbakır’da bir cenazede yaşananlar bahane edilerek yargıda içtihat kararları aldılar. Erdoğan’ın ‘Çocuk da olsa kadın da olsa gereken yapılacak’ demesinden sonra bu eylemlerde 10 kişi yaşamını yitirdi. Sorumlular hakkında bir şey yapılmazken Yargıtay, tarihe kara leke olarak düşecek bir karar imza atarak, mitinge katılan herkese örgüt üyeliği cezası vermeyi gerektiren bir yasa yaptı” diyen Kışanak, o günden bu güne toplumda konuşan veya itiraz eden herkesin tutuklandığını kaydetti. Kışanak, “Geldiğimiz nokta ise cezaevinde 10 bin siyasi tutsaktır. Ancak ortada ne şiddet ne bir şiddet eylemi var. Artık yapılması gereken bu hukuk garabetine köklü bir son vermektir” diye konuştu. Kışanak, AKP hükümetinin AİHM cezalarından kurtulmak için uğraştığını ancak yapmaya çalıştığı düzenlemelerin köklü bir değişim içermediğini kaydetti.

‘TMK tamamen kaldırılmalıdır’

Kışanak, TMK’nin tümden kaldırılması gerektiğine işaret ederek, “TMK ile aynı manaya gelen TCK’nin 314, 220 ve 215. maddeleri de hukuk kriterlerine göre değiştirilmelidir. Örgüt kurmak bir suç değildir. Teşvik edilmelidir. Demokratik bir yönetim örgütlü toplum ile mümkündür. Bundan dolayı örgüt kurma suç olmaktan çıkmalıdır. İnsanlar istediği yönetimi diyebilme hakkına sahip olmalıdır. İstediği yönetim biçimini hayata geçirebilmek için örgüt kurabilmelidir. Bunu engelleyerek demokratik yönetim inşa edemezsiniz. Örgüt üyeliği silahlı eylem ve şiddet ile sınırlandırılacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Şiddet yapmayan örgütler meşru kabul edilmelidir” dedi. Kışanak, bu konuda acil olarak düzenlemelerin yapılması gerektiğine işaret etti.

‘Sadece iyi niyet süreci kurtarmaz’

Siyasi suçlardaki infaz şartlarının da değiştirilmesi gerektiğine işaret eden Kışanak, barıştan söz ederken gereğini yapmaktan kimsenin geri duramayacağını kaydetti. Kışanak, “Sadece iyi niyet ve güzel sözler süreci kurtarmaya yetmez. Herkesin pratik çalışma yürütmesi gerekiyor. Bunu yapmadan sürecin ilerleyeceğini zannetmek kendini kaybetmektir. Biraz önce söylediklerimizin tamamı temel insan hakkıdır ve hiçbir şekilde pazarlık yapılamaz. Bunlar masaya pazarlık unsuru olarak sunulamaz. Meclis’in görevi budur. BDP’nin birincil sorumluluğu budur. Birlikte çalışmaya varız. Meclis bu darbe hukukunu temizleyecek yasal düzenlemeler için komisyon kurmalıdır” dedi.

‘BDP’nin 35 belediye başkanı tutuklu’

Erdoğan’ın grup toplantısında belediyelere yönelik yaptığı konuşmaya değinen Kışanak, “BDP’nin seçimden sonra 98 belediyesi vardı şu anda 35 belediye başkanı tutuklu. 212 belediye meclis üyesi tutuklu. Tutuklu belediye başkanları görevden alındı yerine gelenler yeniden tutuklandı. AKP, BDP’li belediyeler alternatif yerel yönetim projesini baltalamak için özel siyasi operasyon yaptı. Ama belediyeler halka hizmette hiçbir kusur etmediler. O belediyeler artık statükonun belediyesi değil halkın belediyesidir. Halk için hizmetini yaparlar. Kimse boş hayaller görmesin” şeklinde konuştu.

Kışanak’ın konuşması sürenin dolmasından dolayı Meclis Tv tarafından kesildi. DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir