MANŞETSİYASETÜst Manşet

Öcalan ile karşılaşma anını anlattı

ANKARA – BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin hayatının en önemli ve anlamı görüşmesi ve yolculuğu olduğunu belirtirken, Öcalan’ın kendilerini “Hoş geldiniz” diye karşıladığını söyledi. Buldan, görüşme sırasında Öcalan’ı heyecanlı ve çok umutlu gördüğünü vurgularken, “Tecride rağmen her şeye hakimdi. Böylesi müthiş bir insanın bu kadar her şeye hakim olması ve anlatılanlardan da anladığım kadarıyla tek kişilik hücre Sayın Öcalan’ı hiçbir şekilde etkilememiş” diye konuştu.

BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 23 Şubat günü İmralı Adası’na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşmenin ardından heyette bulunanlar İstanbul ve Ankara’da yaptıkları toplantılarda görüşmenin detaylarını BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak ile paylaştı. Heyette yer alanlardan BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, İmralı’ya gidiş sürecini ve orada yaşadıklarını DİHA’ya değerlendirdi.

‘Sisten dolayı adaya gidiş gecikti’

Buldan, hayatının en önemli ve en anlamlı görüşmesini ve yolculuğunu yaptığını belirterek, “Tabi daha önce bakanlık ile yapmış olduğumuz görüşme takvimine göre Cumartesi sabah 08.30’da Ataköy Marina’dan hareket etmemiz planlanmıştı. Biz saat 08.00’de Florya’da Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder ile hazır olarak bekledik. İmralı Cezaevi Müdürü telefonla bizi arayarak gelişlerinin havadan kaynaklı geciktiğini ve yolculuğun saat 09.30’da başlayacağını söyledi. Dolayısıyla saat 09.00 gibi Florya’dan Ataköy Marina’ya geçtik. Zaten feribot orada bizi bekliyordu. Tam 09.25’te feribot hareket etti” dedi.

‘Yaşadıklarımı anı anına not aldım’

Buldan, İmralı Adası’na gidişin yaklaşık 1 saat 40 dakika sürdüğünü vurgulayarak, adaya ilk ayak bastıktan sonra yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Saat 11.10’da İmralı Adası’na vardık. Ben her şeyi saati saatine yazdım. Saat 11.00’de İmralı Adası görüldü notunu yazdım. Feribottan inerken askeri bir yetkili bizi karşıladı ve komutan olduğunu söyledi. İçeriye kadar bize eşlik etti. İlk etapta cezaevine girmedik. Cezaevinin hemen yanında misafirhane dedikleri küçük bir yer vardı orada gelecek olan MİT görevlilerini bekledik. Onlarla birlikte gireceğimiz söylendi. Saat 12.30’a kadar orada oturduk. Orada birinci ve ikinci müdür ile askeri komutanla birlikte sohbet ettik.”

‘Yemekte kuru fasulye ve pilav vardı’

Buldan, saat 13.00’te yetkililerin yemek faslını aradan çıkarmak istediklerini söylediklerini vurgulayarak, “Cezaevine yemek yemek için girdik. Bu arada henüz MİT yetkilileri gelmemişti. Yemekte bütün personelin ve orada bulunan Öcalan ile diğerlerinin aynı yemeği yiyeceği ifade edildi. Yemekte kuru fasulye ve pilav vardı. Aynı zamanda salata ve yoğurt ikram edildi. Yani biz Sayın Öcalan’la aynı yemeği yedik” diye konuştu.

Öcalan ile ilk karşılaşma anı

Buldan, saat 14.00’te cezaevi müdürünün kendilerine MİT heyetinin geldiğini ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeye başladığını söylediklerini belirterek, Öcalan ile yapılan görüşmeyi şu sözlerle anlattı: “Cezaevinin içinde başka bir bölüme geçtik. Bu bölümde uzun bir koridor ve onun sonunda boş bir oda hazırlanmıştı. Tabi koridorda giderken Sayın Öcalan’ın sesi duyuldu. MİT görevlisi ile ayaküstü konuşuyordu sanırım. İçeriye ilk giren ben oldum. Sayın Öcalan ayakta MİT görevlisi ile konuşuyordu. Ben girince ‘O hoş geldiniz’ dedi. Benim arkamdan Altan Tan ile Sırrı Süreyya Önder girdi. Ardından tokalaştık. ‘Gözüm yollarda kaldı çok geç kaldınız niye böyle geciktiniz’ dedi. Biz de bizden kaynaklanmadığını ve saat 11.10’dan beri adada olduğumuzu sisten dolayı yetkili arkadaşların geç geldiğini ve bizim de onları beklediğimizi söyledik. ‘Öyle mi’ dedi ve yuvarlak bir masaya geçtik. Zaten hazırlığı vardı. Bir blok not, dosya ve kalemi vardı. ‘Masada hemen yerinizi alın’ dedi. Sağ tarafına Altan bey, sol tarafına ben, karşısına da Sırrı bey oturdu. MİT görevlisi arkada hazırlanan bir masada oturdu. Yani yuvarlak masada oturmadı. Zaten bir kişiydi. Ardından görüşme başladı. Görüşme daha çok onun aktarımlarıyla başladı. Önce yönteme ilişkin bir şey yapılmasını istedi. ‘Siz mi başlarsınız ben mi başlayayım’ diye sordu. Biz de kendisi nasıl uygun görüyorsa öyle yapalım diye yanıt verdik. O da ‘O zaman ben başlayayım’ dedi. Yaklaşık 2 saatlik bir görüşmeydi. 2 saat görüşme yapıldıktan sonra ayağa kalktık.”

‘Kadife pantolon, gri fermuarlı hırka ve beyaz spor ayakkabı giymişti’

Buldan, görüşme sırasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı çok heyecanlı ve çok umutlu olarak gözlemlediğini belirterek, “Sayın Öcalan’ı yakından ilk defa gördüm. Tabi daha öncesi basından izlediğim kadarıyla konuşma yaparken özellikle gözlerini kapattığını biliyordum. Bizimle yaptığı görüşmede de konuşurken sürekli gözlerini kapattı. Fakat gözlerinin rahatsızlığı dışında herhangi bir sağlık sorunu olmadığını söyledi. Gözlerinde kapatmanın dışında sol gözünde bir akıntının olduğunu gördüm. Bir damla yaş indi konuşurken. ‘Doktorlar çok baktı ama bir çare bulunamadı’ dedi. Onun dışında sağlığının çok iyi olduğunu söyledi. Ben de sağlığının iyi olduğunu gördüm. Üzerinde gri bir kadife pantolon, gri fermuarlı bir hırka, ayağında da beyaz bir spor ayakkabı vardı. Özellikle baktım çünkü. Ama 2 saatlik konuşma süresince arada bir gülerek espri yaparak, arada bir de çok ciddi bir tutum sergiledi. Sayın Öcalan’ın da gerçekten anlatırken heyecanlandığını, bazı noktalara vurgu yaparken sinirlendiğini söyleyebilirim” dedi.

‘Tek kişilik hücre Sayın Öcalan’ı hiçbir şekilde etkilememiş’

Buldan, “Hem geçmişi değerlendirirken, hem de yaşanacakları ifade ederken, umutlu olduğunu ve gerçekten 14 yıllık tecrit yaşayan bir insandan ziyade, her şeye hakim ve çok iyi analiz eden birisiyle karşılaştım. 14 yıldır hücrede kalmasına rağmen, Türkiye’de, Ortadoğu’da ve dünyada yaşananlara ve yaşanacaklara ilişkin anlatımları doğrusu bende çok etki bıraktı. Böylesi müthiş bir insanın bu kadar her şeye hakim olması ve anlatılanlardan da anladığım kadarıyla tek kişilik hücre Sayın Öcalan’ı hiçbir şekilde etkilememiş. Çünkü anlatımlarından ve kendisine olan güveni ile umutlarında bunu gözlemleyebildim” dedi.

Öcalan’dan heyete ‘Sevgi ve saygılarımla Abdullah Öcalan’ yazılı hatıra notu

Buldan, İmralı Adası’ndan ayrılış sürecini ise şu sözlerle anlattı: “2 saatlik görüşmenin sonunda biz ve MİT yetkilisi ayağa kalktık ben ‘size ait bir şey almak istiyorum’ diye sordum. Etrafına ve masaya baktı ‘Size bir kalem verebilirim’ dedi. Ama sonra ‘Size kalem verebilirim ama ben daha sonra yetkili ile kalıp yazı yazacağım. Peki nasıl yapacağım’ diye sordu. MİT görevlisi araya girdi ‘Siz kaleminizi verin ben size veririm’ dedi. Kalemi elime verdi sonra tekrar aldı. ‘Kalemle birlikte sana bir şey imzalayalım’ dedi. Ben de elimde not kağıtlarım vardı onlardan birisini verdim. Boş bir kağıda ‘Sevgi ve saygılarımla Abdullah Öcalan’ yazdı ve imzaladı. Tabi daha sonra diğer arkadaşlar biz de isteriz dediler. Onlar da kağıt verdiler. Onlara da kısa bir not yazıp imzalayıp verdi. Ben giderken kendisine tespih ve dolma kalem ile tükenmez kalemden oluşan takım götürmüştüm. Cezaevi yetkilileri bunları kendilerinin vereceğini söylediler ve aldılar. Sırrı Süreyya Önder’in kitaplarını da idare aldı. Cezaevi müdürü kendisinin vereceğini söyledi kontrol ettikten sonra. Ben çıkarken, ‘Size bir tespih ve kalem getirdim’ dedim. O da başıyla onayladı. ‘Bir daha görüşmek üzere güle güle’ dedi ve İmralı Adası’ndan ayrıldık.” DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir