MANŞETÜst Manşet

Kürt Tarihinde Newroz

özgürlüğe yürüyen bir halkın direniş ateşi olan Newroz ateşine, 90’lı yıllarla birlikte kan düştü. Devletin yasakladığı Newroz’larda alanları dolduran binlerce kişi yasağa rağmen Newroz ateşini tutuştururken, polis, asker ve özel timlerin silahlı saldırıları sonucu yüzlerce yurttaş yaşamını yitirdi, binlerce kişi de Newroz kutlamalarına katıldığı için tutuklandı. 2000’li yıllara gelindiğinde Newroz alanlarını milyonlar doldurmaya başladı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında Türkiye’ye getirilmesinin ardından 2000’li yıllarda kutlanan Newrozlar, Öcalan’ı sahiplenme ve onun etrafında kenetlenme Newrozları oldu. Bu yıl milyonların akacağı Newroz alanlarının şiarı ise, “Öcalan’a özgürlük Kürtlere statü” olarak belirlendi.

Kürt halkı açısından “yeniden doğumu” müjdeleyen Newroz ateşi, bu yıl “Öcalan’a özgürlük Kürtlere statü” şiarıyla 2 bin 635’inci kez tutuşturulacak. Kürt halkının, Demirci Kawa önderliğinde milattan önce 612 yılında zalim Dehak’a karşı yaktığı ve 21 Mart 1982 tarihinde Diyarbakır Zindanı’nda “Çağdaş Kawa” Mazlum Doğan’ın sembolik olarak üç kibrit yakarak yaşamına son vermesiyle simgeleşen Newroz, Kürtler açısından yok sayılmaya karşı var olma taleplerini dile getirdikleri bir bayrama dönüştü. Kürtler için zulümden kurtularak, özgürlüğe kavuşma günü olan Newroz, her yıl milyonlarca insanın alanlara akmasıyla kutlanan bir gün iken, özellikle 90’lı yıllarda yasakçı politikalarından dolayı Newroz kutlamaları sırasında asker, polis ve özel timlerin silahlı saldırısıyla yüzlerce kişi yaşamını yitirdi ve Newroz kutlamalarına katıldıkları için binlerce kişi tutuklandı.

Dağlarda tutuşan özgürlük ateşi yeniden doğuşa dönüştü

Demirci Kawa’nın Mart ayının 20’sini 21’ine bağlayan gece dönemin zalim kralı Dehak’a karşı başlattığı direnişin ardından aynı gece kralın sarayı direnişçilerin eline geçer. Özgürlüğünü arayan mazlum halkın tutuşturduğu direniş ateşi kısa sürede Dehak’ın egemenliğinde olan tüm kentlere yayılır. Ninowa cayır cayır yanarken, özgürlük meşaleleri elden ele dolaşır, dağ başlarından özgürlük ateşlerinin alevleri yükselmeye başlar. Zalim Dehak’a karşı özgürlüğü yakalayan halkın kurtuluş coşkusu, günlerce devam eder. İşte zalime karşı özgürlüğün elde edildiği 21 Mart bu direnişten sonra özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlanmaya başlanır ve Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Newroz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihteki yerini alır.

Zindanlardan surlara Newroz

Tarih boyunca iktidar mekanizmaların imha ve inkar politikalarıyla karşı karşıya kalan Kürt halkının direniş ve özgürlük günü olan Newroz, 70’lı yıllarda kentleri çevreleyen yüksek tepelerde yakılan ateşlerle kutlanırken, korkunun hakim olduğu askeri darbe dönemi olan 80’lı yıllarda Türkiye’nin hiçbir yerinde kutlanamadı. Kürtlerin yıllarca karşı karşıya kaldığı imha ve inkar politikalarına karşı yeniden bir özgürlük arayışı olarak ortaya çıkan PKK ile birlikte ise Newroz farklı bir boyut kazandı. Darbeyle birlikte bir süre yanmayan Newroz ateşi, darbenin ardından tutuklanarak Diyarbakır Cezaevi’ne konulan PKK’nin kurucu ve öncülerinden Mazlum Doğan’ın 21 Mart 1982 günü Newroz ateşine atıfta bulunarak, sembolik olarak yaktığı 3 kibrit çöpünün ardından yaşamına son vermesiyle Newroz, Kürtler açısından siyasallaşmaya başladı. Gerçekleştirdiği eylemin ardından “Çağdaş Kawa” olarak Kürt halkının direnişlerle dolu tarihine ismini Newroz ateşinin kıvılcımlarıyla yazan Mazlum Doğan’ı, 21 Mart 1990’da Diyarbakır Surları’nda tıp öğrencisi Zekiye Alkan izledi.

Newroz ateşi bölge illerinden metropollere ve Avrupa’ya yayıldı

PKK’nin 1984’te silahlı mücadeleye başlamasıyla birlikte devletin Kürt halkına karşı yöneliminin sertleşmeye başladığı ve köylerin yakılmaya, yıkılmaya başlandığı halkın ise bu şekilde göçe zorlandırıldığı 90’lı yıllarda Kürtlerin metropollere göç etmesiyle birlikte başta İstanbul, İzmir ve Mersin olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde de Newroz ateşi tutuşmaya başladı. Rahşan Demirel’in ’92 Newroz’unda İzmir Kadifekale’de kendisini yakarak yaşamına son vermesi, Newroz ateşinin batı illerinde yanmasının ifadesi oldu. 1994 yılında Ronahi ve Berivan isminde iki genç Kürt kadınının Almanya’da bedenlerini ateşe vermeleriyle Newroz, Avrupa geneline de kitlesel gösterilere dönüşmeye ve yaygınlaşmaya başladı.

Bölgede 1984 yılından itibaren PKK’nin başlattığı silahlı mücadeleye paralel olarak yoğunlaşan halk hareketliliğiyle birlikte, Newroz’da farklı bir boyut kazanarak bölgeye özgü ve adına serhildan (başkaldırı) denilen büyük kitlesel eylemlerle alanlarda kutlanmaya başlandı. Her yılın 21 Mart günü kentlerden yükselmeye başlayan Newroz ateşleri, giderek Türkiye’nin tüm kentlerine de yayılırken, serhildanlar yani başkaldırı da aynı şekilde ilçelerden kentlere yayılmaya başladı. Kitlesel eylemlerle kutlanmaya başlanan Newroz, 90’lı yıllara gelinmesiyle birlikte devlet nezdinde artık “tehlikeli” bir gün olarak nitelendirilerek kutlamalar yasaklanmaya başlandı. Newroz’u kutlamalarını engellemek amacıyla polis ve askerler en ufak yerleşim yerlerinde bile OHAL’lik görüntülerle Newroz’a engel olmak istiyor ve “yeniden doğuşu” ifade eden Newroz ateşini baskılarla söndürmeye çalıştı. Ancak bu baskılar da halkın sahiplenişiyle boşa çıkıyor ve halk 7’den 77’e sokaklara çıkarak, Newroz’u kutluyordu.

Özgürlük ateşi ‘Serhildan’ ruhuyla birleşti

13 Mart 1990’de Mardin’in Savur ilçesi kırsalında aralarında Kamuran Dündar‘ın da bulunduğu 13 ARGK’linin yaşamını yitirmesinin ardından Nusaybin’ne götürülen Dündar’ın cenaze töreni Newroz’a denk geldi. Dündar’ın cenazesinin Nusaybin’e getirilmesiyle birlikte ilçede kepenkler indirilmiş ve okullar boykot edilmişti. Mezarlıkta toplanan 10 bini aşkın kişi Dündar’ı son yolculuğuna uğurladıktan sonra sloganlar eşliğinde ilçe merkezine doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşe geçen kitleye polis silahlarla saldırmış ve saldırı sonucu iki yurttaş yaşamını yitirdi. Saldırının ardından Nusaybin’de başlayan kitlesel eylemler, 25 Mart’a kadar sürdü. Eylem Newroz’la beraber tüm bölgeye yayıldı. Nusaybin’de yaşanılanların Cizre’de yansımasının ardından 15 Mart’tan sonra ilçede yürüyüşler başladı. Eylemlerin başladığı 20 Mart’ta kepenk kapatma ve okul boykotuyla tam bir halk ayaklanması yaşandı. Newroz’u kutlamak üzere Cizre sokaklarına, köylerden şehir merkezine akın eden kitle, lastikler yakarak ilçenin her yerini Newroz ateşiyle aydınlatıyordu. Cizre’de sokakları dolduran kitle ile başa çıkamayan devlet, çevre il ve ilçelerden de takviye birlikler çağırdı. 21 Mart gecesi Cizre’yi çevreleyen tüm tepelerden Newroz ateşleri yükselmeye başladı. Ve artık Newroz kendisiyle özdeşleşen “serhildanların” simgesi olmaya başladı.

Newroz ateşine kan döküldü

Gelişen “Serhildan” süreciyle birlikte 91 yılına gelindiğinde ise Nusaybin’den İstanbul, Adana’ya, Ağrı, Mardin Cizre, Kulp, Hani ve Diyarbakır’da kadar binlerce kişi Newroz kutlamaları için sokaklara döküldü. Nusaybin’de Kışla Mahallesi’nde bulunan ilçe mezarlığına giderek, yaşamını yitiren PKK’lilerin mezarlarını ziyaret ettikten sonra binlerce kişi “Biji Newroz”, “Biji PKK” sloganları atarak ilçe merkezine doğru yürüyüşe geçti. Ancak ilçe girişinde kitleye polis ateş açtı. Bunun üzerine kitle polisi taş yağmuruna tuttu. 4 çocuk kurşunlarla yaralanırken bir kişi hayatını kaybetti. Akşam saatlerinde ise tüm mahallelerde ateşler yakılarak, Newroz kutlandı. Cizre’de yapılan kutlamalara 16 bin kişi katılırken İstanbul, Ağrı, Mardin, Adana, Kulp, Hani ve Diyarbakır’da binlerce kişi Newroz kutlamalarına katıldı. Kutlamaların bilânçosu ise Newroz ateşine kan döküldüğünün göstergesiydi: 31 kişi yaşamını yitirdi.

Katliamları aratmayan 92 Newroz’u

92 yılına gelindiğinde ise önceki yıllardaki Newroz kutlamalarında yaşanılanların tekrarlanmaması için Meclis Başkan Vekili ve SHP Diyarbakır Milletvekili Fehmi Işıklar başkanlığındaki HEP’li milletvekillerinin de arasında bulunduğu bir heyet, Başbakan Demirel’i ziyaret ederek, gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Ziyaretin ardından Demirel basına bir açıklama yaparak, “Newroz’u herkes serbestçe, hukuk kuralları içinde kalarak, provokasyona ve tahriklere kapılmadan, kutlayacak” dedi. Demirel’in açıklamasının ardından Kürt halkını “ulusal bayram” olarak gördükleri Newroz’un serbestçe kutlayabilmenin büyük coşkusu yaşandı. PKK’de halka Newroz’u kutlamak için alanları doldurma çağrısı yaptı. Ancak 92 Newroz’u Demirel’in açıklamalarının tam tersine katliamları aratmayan bilanço ve görüntülerle zihinlere kazındı. “Serbestçe kutlanabilecek” açıklamasının yapılmasına rağmen devlet şiddetiyle kanların döküldüğü 92 Newroz’undaki olaylar ilk olarak Batman’ın Gercüş ilçesinde 20 Mart akşamı Newroz’u kutlamak üzere ateş yakan yurttaşların üzerine polislerce ateş açılmasının ardından 2 kişinin yaşamını yitirmesiyle başladı.

Şırnak’ın sokaklarında kurşunlar ölüm yazıyordu

Batman’ın ardından Newroz ateşinin aydınlığına kanların döküldüğü kutlamaları Şırnak ve Cizre’deki katliam görüntüleri takip etti. Şırnak’ta halkın yaygın ve etkili Newroz kutlaması yapacağı duyumunu alan devlet, kutlamaları önlemek için “tüm resmi daireler PKK tarafından kuşatıldı” açıklamasını yaptı. Açıklamanın ardından 21 Mart akşamı başlayan bomba ve silah sesleri Şırnak sokaklarında sabah saatlerinde kadar sürdü. Gün aydınlanmaya başladığında karanlığı parçalayan silah seslerinin eseri tüm evlerin duvarlarında görünüyordu. Kentte taranmadık ev kalmamıştı. Kentin dışarıyla olan bağlantısı kesilmiş, kurşunlar düştüğü yerde ölümün soğuk izlerini bırakmaya başlamıştı. 24 Mart günü devlet tarafından halka “evden çıkmaları, şehir stadında toplanmaları, aksi halde evlerinin taranacağı” bildirildi. Şırnak’taki görüntülerin bir benzerinin yaşandığı yer ise Cizre idi. İlçede 21 Mart günü gerçekleşen saldırıya polis saldırdı. Polisin saldırısıyla savaş alanına dönen Cizre’de çatışmalar neredeyse ilçenin tüm sokaklarına yayılarak devam etti. Aynı saatlerde Nusaybin’ndeki kutlama haberlerinden de ölüm haberleri geliyordu. 23 Mart gününe gelindiğin ilçedeki çatışmalar şiddetlenmiş, aynı gün Newroz kutlamalarını takip etmek amacıyla ilçede olan gazetecilerin kaldığı otelde kurşunlandı. Zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Sabah gazetesi muhabiri İzzet Kezer hayatını kaybetti. Şırnak ve Cizre’de günlerce devam eden çatışmaların ardından 100’ü aşkın kişi yaşamını yitirdi. Yetkililere göre, ölenlerin çoğu PKK üyesiydi, Ancak, silahların ölüm kustuğu olaylarda yaşamını yitiren 5 yaşındaki Hatice Katar, 9 yaşındaki Mehdi Güngen, 70 yaşındaki Ramazan Bayer ve Halil Babek, 65 yaşındaki Nebahat Kakuç’un ne zaman PKK’ye üye oldukları öğrenilemedi. Aynı şekilde İdil, Kulp, Adana gibi yerleşim yerlerinde yapılan Newroz kutlamaları da olaylı geçmişti.

Ateşkese rağmen yasaklar ve ölüm devam etti

Körfez Savaşı’ın ardından ortaya çıkan durumlar, Özal’ı Kürt sorunu dair farklı çözüm seçeneklerine yönlendirilmiş ve PKK ile kurulan dolaylı diyalog sürecinin ardından PKK 93 Newroz’u öncesinde tek taraflı ateşkes ilan etti. Ancak ateşkesle girilen 93 Newroz’una yine devlet tarafından yasaklamalar damgasını vurdu. 19 Mart akşamı Cizre’de korucu evleri ve MİT binasından, halkın üzerine kurşunlar yağdı. Newroz’un bir daha kanlı geçtiği Cizre’deki gelişmeleri yerinde takip etmek amacıyla bulunan HEP milletvekillerinin de içerisinde bulunduğu kalabalığın üzerine polis panzerleri sürüldü. Adana’daki Newroz kutlamalarında ise polisler, 21 Mart sabahı Dağlıoğlu, Barbaros, Hürriyet ve Yenibey mahallelerinde Newroz’u kutlamak için biraraya gelmeye çalışan, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan kitleye saldırdı. Yer yer göstericilere ateş de edilen saldırıların ardında sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, Ramazan Çetin ve Nezir Kurt isimli 2 kişi yaşamını yitirdi.

Kürt siyasetçilerin 2 Mart darbesiyle tutuklandığı 94 yılında Newroz kutlamaları önceki yıllara göre az da olsa yine çatışmalarla geçti. Kentlerde yoğun önlemler alan polis ve askerlere rağmen halk sağduyulu bir şekilde Newroz’u kutladı. Batı illerinde yapılan kutlamalarda ise yine polis saldırılarının olduğu kutlamalarda yüzlerce kişi gözaltına alındı, onlarca kişi de yaralandı. Diyarbakır’ın Bağlar, Şehitlik ve Melikahmet semtlerindeki dükkânlar 21 Mart günü öğle saatlerine kadar kapalı kaldı. İstanbul’un İncirli, Merter ve Sarıgazi semtlerinde gösteriler yapıldı. Demokrasi Partisi (DEP) ise çeşitli illerde kapalı salon toplantıları düzenledi. 1995’teki Newroz kutlamalarında da daha önceki yıllara benzer gergin bir atmosferde girildi. Birçok kentte küçük çaplı kutlamalar yapıldı. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Türkiye metropollerindeki birçok semtte biraraya gelen yurttaşlar, ateşler yakarak, halaylar çekti. Bazı yerlerde polisin müdahale ettiği kutlamalarda yine yüzlerce kişi gözaltına alındı. Adana, Mersin, İstanbul ve Ankara’da ise Newroz salonlarda gerçekleşen etkinlikle kutlandı.

Devlet Newroz’u ‘Nevruz’a çevirdi ve kutlamaya başladı

Yıllarca Newroz kutlamalarını yasaklayan devlet 1996 yılında tüm üniversite rektörlüklerine, “Nevruz’a hazırlanın” genelgeleri göndererek, Newroz’dan “w” ve “o” harfini çıkarak “Nevruz” dönüştürmüş ve resmi kutlamaların yapılmasını talep etmişti. Aynı yıl Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Mesut Yılmaz’ın katıldığı devlet nezdinde “Nevruz” kutlamaları yapılırken, Kürt halkı da bulunduğu birçok kentte polisin engellemelerine rağmen alanlara çıkarak Newroz’u kutladı. Kutlamalarda yine polis şiddeti vardı ve yine yüzlerce kişinin gözaltına alındığı bir Newroz daha geride bırakılmıştı. Kürt halkının Kürt sorununa yönelik çözüm önerilerini ve taleplerini dile getirdiği 1997 Newroz’una da yine izin verilmemiş, yoğun gözaltı operasyonlarına rağmen, birçok yerde kitlesel kutlamalar yapılmıştı. Diyarbakır’da Batıkent Meydanı’nda yapılan kutlamaya, 15 bini aşkın insan katıldı. İstanbul Abide-i Hürriyet Meydanı’nda da gerçekleşen kutlamaya ise beş bini aşkın kişi katılırken, sık sık “Şehid namirin”, “Biji Newroz”, “Çeteler Meclis’te HADEP hapiste” ve “Newroz bizimdir bizim kalacak” sloganları atıldı.

Her yıl yasak ve engellemeler Kürt halkının Newroz’u kutlamasına izin verilmezken, yasaklar karşısında halkın Newroz kutlamalarındaki ısrarı da kitleselleşerek devam etti. 1998 yılı Newroz’u öncesinde İstanbul’da HADEP’in altı ilçe örgütü ve Gündem gazetesi ile çok sayıda yayın organı ve derneğe polis tarafından baskın düzenlendi. Baskınlarda çok sayıda kişi gözaltına alınırken, Gündem gazetesinin birçok arşivine ve belgelerine de el konuldu. Diyarbakır’da yasağa rağmen onbinlerce kişi Batıkent Meydanı’nda biraraya gelerek Newroz’u kutladı. Kutlamalara polisin müdahalesiyle başlayan olaylarda onlarca kişi yaralanırken, çok sayıda kişi de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan birisi İtalya’dan gelen gözlemci heyetin içerisinde yer alan Dino Frisullo idi. İstanbul’da ise Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Özgürlük ve Dayanışma partisi (ÖDP), Sosyalist İşçi Partisi (SİP) ve Emek Partisi’nin (EMEP) ortak programı ile Zeytinburnu Kazlıçeşme’de kutlandı. Newroz kutlamaları öncesinde ve sonrasında çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Kürtler Öcalan’ın etrafında kenetlendi

1999 Newrozu’nda tüm gözler “Siyasi irade” olarak kabul ettikleri Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasının ardından 15 Şubat’ta Türkiye’ye getirilmesini protesto etmek için günlerce alanlarda olan Kürtlere çevrilmişti. Son yılların en gergin yaşanacağı Newroz’du ve Kürt halkı tarihi direniş gününde bir kez daha alanlara çıkarak Öcalan’ı sahiplenecekti. Kutlamalara izin verilmemesinin altında yatan gerçek ise kutlamalarda halkın Öcalan’ı sahiplenişiyle, devletin Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin ardından hayata geçirdiği psikolojik propaganda boşa çıkacaktı. Diyarbakır ve İstanbul başta olmak üzere 16 ilde meydanlara akan binlerin Newroz’un kutlanmasına devlet yine izin vermemiş ancak yasağın kendileri için geçerli olmadığını ortaya koyan Kürtler, Öcalan için alanlardaydı. Polis ve askerler her yerde önüne çıkan herkesi gözaltına almaya başladı. Türkiye hukuk tarihine geçecek bir sayıya ulaşan gözaltı bilançosunun olduğu 99 Newroz’unda toplam 8 bin 174 kişi gözaltına alındı. Gözaltı rekorunda 4 bin ile Diyarbakır birinci, 2 bin 459 kişi ile İstanbul ikinci olmuştu.

Kürtlerin direnişi Newroz önündeki yasakları kaldırdı

Newroz kutlamalarına katılım her yıl artarak devam ederken daha önce binler ve yüzbinlerle ifade edilen katılımlar 2000″li yıllara gelindiğinde milyonlarla ifade ediliyordu. Yıllarca devletin yasaklarına ve ölümlere rağmen sokaklara çıkarak Newroz kutlamalarını büyük bir direnişle kutlayan Kürtler açısından 2000 yılı artık yasak zincirlerinin direnişle boşa çıkarıldığı bir yıl olmuştu. Öcalan’ın İmralı’da kaleme aldığı savunmalarında işlediği, “Demokratik Cumhuriyet” tezi açıklamasının ardından gerçekleşen Newroz kutlamaları tarihi bir dönüm noktası oldu. Bu atmosferde girilen 2000 Newroz’u kutlamalarına katılan yüzbinler benzeri görülmemiş bir kutlamayla tarihe bir not düşmüştü. Kutlamalara ilk kez resmi izin verildi. Başta Diyarbakır olmak üzere Batman, Van, Mardin, Mersin ve İzmir’de yüzbinlerce insan Newroz alanlarını doldurdu. Diyarbakır’da Newroz kutlamaları için gösterilen Fuar alanı kente 10 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen, yaklaşık 200 bin kişi kutlamalara katıldı.

‘Ne inkâr ne ayrılık, Demokratik Cumhuriyet’

2001 yılına gelindiğinde sadece Diyarbakır’da Newroz alanını dolduran 500 binin üzerindeki kişinin katılımıyla gerçekleşen kutlama, Newroz’un Kürtler için önemini ortaya koyan bir tablo idi. 7’den 77’ye genç, yaşlı, kadın, çocuk yüzbinlerce Diyarbakırlı kentin sokaklarını sessizliğe gömerek kutlamanın yapıldığı fuar alanına aktı. Tüm Türkiye’de, milyonlara varan sayıda insan, Newroz günü alanlarda kutlamalar yaptı. Mersin’de 70 bin, Adana’da 40 bin, Gaziantep’te 30 bin kişinin katılımıyla Newroz kutlamaları gerçekleştirildi. Newroz kutlamalarında kullanılan “Ne inkâr ne ayrılık, Demokratik Cumhuriyet” pankartları ise halkın istemlerinin alanlara yansımasıydı. İdam tartışmalarının gündemi yoğun olarak işgal ettiği 2002 yılına gelindiğinde milyonlar “İdama hayır” sloganıyla Newroz alanlarına aktı. Bir milyona yakın kişinin katıldığı Diyarbakır’daki kutlamasına Türkiye’nin sevilen sanatçısı Sezen Aksu’da katılmıştı. Mahşeri kalabalığın önünde şarkılarını seslendiren Aksu’ya kitle de “Biji Serok Apo” ve “İdama hayır” sloganlarıyla eşlik ediyordu. Aynı yıl Van’da 300 bin, Batman’da da yaklaşık 200 bin kişi Newroz halayına dururken, 35 ilde ve Avrupa’da alanlara çıkan milyonlar idama “hayır” diyor, barışı haykırıyordu.

2002 yılında izin verilmeyen kutlamaların adresi Mersin ve İstanbul oldu. Mersin’de yasağa rağmen Newroz’u kutlamak isteyen kalabalığa polis saldırısıyla çıkan olaylarda Ömer Aydın ve Mehmet Şen isimli 2 yurttaş yaşamını yitirdi. İstanbul’da da polis Newroz kutlamasını yapmak isteyen halka sert bir şekilde müdahale etti. Çıkan olaylarda onlarca kişi yaralanırken, çok sayıda kişi de gözaltına alındı. 2003 yılında doruklaşan Newroz kutlamalarına, PKK Lideri Abdullah Öcalan geliştirdiği barış çabalarının yanıtsız bırakılmasına duyulan öfke damgasını vurdu.

2004 yılında ise 28 Mart yerel seçimlerinden bir hafta önce alanları dolduran milyonlar barış elinin artık boş bırakılmasına yönelik tahammülsüzlük haykırdı. 1992 Newroz’unda katliam görüntülerinin yaşandığı Şırnak ve ilçeleri, 2004 yılında ilk kez Newroz’u izinli kutladı. Diyarbakır’da bir milyon, İstanbul’da 100 bin, Batman’da 150 bin, Urfa’da 50 bin insan toplanmış, diğer Bölge illerinde de kitlesel kutlamalar düzenlenmişti.

Demokratik Konfederalizm ilan edildi 

Abdullah Öcalan’ın ulus-devlet anlayışına alternatif olarak ortaya koyduğu sistem olan Demokratik Konfedaralizm’in ilanının yapıldığı 2005 Newroz’unda alanları dolduran milyonlar, kendi sistemlerinin ilan edilişini Newroz coşkusuyla karşılamıştı. Mersin’de Newroz kutlamaları sırasında karanlık güçler tarafından gerçekleştirilen bayrak provokasyonu uzun süre Türkiye’nin gündeminde yer aldı.

Newrozların teması Öcalan

2006 yılında ise alanları dolduran milyonlar hep bir ağızdan “Öcalan’ı siyasal irade olarak kabul ediyor musunuz?” sorusuna hep bir ağızdan “Evet” yanıtını vererek, Öcalan’ı siyasi iradesi olarak ilan ediyordu. 2007 yılına gelindiğinde Türkiye’nin dört bir gerçekleşen kutlamalarda İmralı’da Öcalan’ın zehirlenmesine karşı Newroz alanlarından milyonların öfkesi yankılanıyordu. Milyonlar “Sağlığı sağlığımızdır” sloganıyla Öcalan’ı sahiplendi.

Yine ölüm…

2008’de yıl boyunca “Edi Bese” sloganıyla imha ve inkâra “artık yeter” diyen Kürtler, Newroz günü yine alanları doldurarak aynı mesajı bir kez daha alanlardan haykırdı. Demokratik Özerk Kürdistan projesini sahiplenerek, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bulunduğu İmralı Cezaevi’nin kapatılması ve Öcalan’ın serbest bırakılarak Kürt sorununun çözümünde muhatap alınması mesajlarının verildiği 2008 Newroz’u, birçok kentte yine yasaklarla karşılaştı. Yasaklamalar üzerine başta Van, Hakkâri ve Yüksekova olmak üzere birçok yerdeki kutlamalara yönelik polis saldırıları yine ölüm getirdi. Van’da Ramazan Dal ve Zeki Erinç, Yüksekova’da da 20 yaşındaki İkbal Yaşar polis müdahalesi sonucu yaşamını yitirdi.

Milyonlar muhatap ve adres olarak Öcalan’ı gösterdi

29 Mart seçimleri öncesindeki 2009 Newroz’u milyonların seçim öncesinde sandıktan çıkacak sonucu ortaya koyduğu bir referandum niteliğinde kutlandı. 2009 Newroz’unda damgasını vuran bir diğer noktada Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ın 90’lı yıllara ait Newroz değerlendirmesinin yer aldığı videonun dev sinevizyonlardan alanın dolduran bir milyonu aşkın kişi tarafından izlenmesiydi. 50 farklı yerde gerçekleşen kutlamalar, sakin ve olaysız bir şekilde sona ermişti. Bunun en önemli sebebi ise PKK’nin “‘Newroz’u olaysız kutlayacağız’ açıklamasının yanında Newroz’un hemen ardından gerçekleşecek olan seçimleri düşünen AKP’nin “Göstericilere vurulacak her cop, seçimde DTP’ye oy olarak gider” anlayışıydı. 2010 yılında “Özgür Önderlik, Özgür kimlik, Demokratik Özerklik’ şiarıyla 108 ayrı merkezde Newroz alanlarını dolduran 4 milyonu aşkın kişi, AKP’nin yarattığı muhataplık tartışmalarına noktayı koydu ve Kürt sorununun çözümünde muhatap ve adres olarak Öcalan’ı gösterdi. Tarihinin en büyük Newroz’una tanıklık eden Diyarbakır’da bir buçuk milyona yakın kişi Öcalan’ın geçmiş dönemlere ait Newroz değerlendirmesini büyük bir sessizlikle dinlerken, görüntülerin bitiminde dakikalarca süren alkış ve zılgıtlar halkın Öcalan’a olan bağlılığını göstergesiydi.

Onurlu bir yaşam için özgürlük

2011 Newroz’u ise devletin KCK’nin ilan etmiş olduğu yanıtsız bırakılan tek taraflı ateşkesinin ardından Öcalan’ın avukatları aracılığıyla “Newroz’a kadar gözleyeceğiz” açıklamasıyla gözlerin çevrildiği bir Newroz oldu. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) organizasyonu ile “Ji bo jiyanek bi rûmet an azadî an azadî (Onurlu bir yaşam için ya özgürlük ya özgürlük)” şiarıyla 130 merkezde kutlanan 2011 Newroz’u ile birlikte Kürt sorununun çözümü için Kürtler inisiyatif aldıklarını deklare ederek, bu çözümünün modelini de Demokratik Özerklik olarak ortaya koydu.

Diyarbakır’da devletin yasağını halk kaldırdı 

Kürt halkı 2012’de “Kimliğin tanınması”, “Anadilde eğitim hakkı”, “Siyasi statü” ve “Kürtlerin örgütlenme hakkının sağlanması” gibi 4 temel talep etrafında başlatılan imza kampanyası ve “Edî bes e, an azadî an azadî” şiarıyla Newroz alanlarından demokratik bir çözümün gelişmesi için gerekli olan adımlar için çözüm beyanını ortaya koydu. İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır, Batman ve İstanbul başta olmak üzere birçok merkezde gerçekleştirilecek olan kutlamalar yasaklandı. Bakanlığın yasak kararına rağmen Diyarbakır’da bir milyonu aşkın kişi direnenlerin önünde yasak duvarlarının işlevini yitireceğini ortaya koydu. Kentte sabahın erken saatlerinden itibaren yüzbinler yöresel kıyafetlerini giyerek, sarı, kırmızı ve yeşil renkleri kuşanarak, dört bir koldan Newroz Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Bir nehri oluşturan küçük dereler misali Newroz alanında akan kitleye, polis birçok yerde müdahale etti. Yüz binler polisin tüm müdahalelerine rağmen geri adım atmayarak, OHAL’ı aratmayan görüntülere sahne olan kentte kurulan barikatları aşarak, Newroz Parkı’na ulaştı. Newroz’la simgeleşen Diyarbakır, 2012 Newroz’undaki direnişiyle bir kez daha tarihe geçerken, kutlama yapılan konuşmaların ardından günün tam karşılığı olan yüzbinlerin “Özgürlük yürüyüşü” ile taçlandı. İstanbul’daki yasaklı kutlamanın adresi ise Kazlıçeşme Meydanı idi. Sıkıyönetim dönemlerini aratmayan önlemlerin alındığı meydanın çevresi demir barikatlar yetmezmiş gibi binlerce polisin oluşturduğu barikatlarla ablukaya alındı. Kutlamanın gerçekleştirileceği alana yürüyen binlerce kişiye polis sert bir şekilde müdahale etmesiyle başlayan olaylar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bulunduğu Vatan Caddesi, Zeytinburnu, Aksaray olmak üzere birçok semte yayılırken, Kazlıçeşme Meydanı’na yakın bölgelerde polisin attığı gaz bombalarından bulutlar kapladı. Polisin müdahalesi sonucu BDP Arnavutköy ilçe yöneticisi Hacı Zengin, gaz bombasının kafasına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Batman’daki kutlamalarda ise Ahmet Türk’e ve çok sayıda BDP vekilinin olduğu otobüse gaz sıkılırken, Ahmet Türk bir polis tarafından saldırıya uğradı.

Kürtlerin “Öcalan’ın özgürlüğü” için alanlarda olacağı 2013 Newroz’u

Yıllarca devletin imha ve inkar politikalarına karşı direnerek özgürlüğünü elde etme mücadelesiyle Ortadoğu’da ve dünyada önemli güç olduğunu ortaya koyan Kürtler, 2013 Newroz’unun ilk ateşini “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere statü” diyerek günler öncesinden yakmaya başladı. Bölgenin ve Türkiye’nin birçok kentinde 21 Mart’a günler kala Newroz ateşi yanmaya başlamışken, tüm dünyanın gözü 21 Mart’ta final mitinginin gerçekleşeceği Diyarbakır’da. Önceki yıllardan farklı olarak 21 Mart günü sadece Diyarbakır’da Newroz kutlamaların yapılacak olması Diyarbakır Newroz’unun önemini ve verilecek mesajların önemini ortaya koyuyor. 2012 yılı cezaevlerinde açlık grevi direnişiyle geride kalırken, açlık grevlerinin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan’la İmralı’da tekrardan başlayan görüşmelerle yılbaşında yeni boyut kazandı. 3 Ocak tarihinde Ahmet Türk ve Ayla Akat, 23 Şubat’ta da Pervin Buldan, Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder İmralı Adası’na giderek, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşmelerin ardından Öcalan, Kandil, Avrupa ve BDP’ye yönelik yolladığı 3 mektup kaleme aldı. Taraflara ulaşan mektupların cevabının 21 Mart öncesi İmralı’ya ulaşması bekleniyor. BDP’li heyetin İmralı’da yaptığı görüşmenin ardından basına yansıyan görüşme tutanaklarında Öcalan, mektupların cevabının kendisine ulaşmasının ardından “Newroz’a bunu ilan etmek istiyorum. İlanı ben yapacağım” açıklamasıyla Newroz’u işaret etti. Öcalan’ın bu açıklamasının ardından Kürtler tarafından “tarihi bir anlam” yüklenen 2013 Newroz’u Kürtlerin bulunduğu her yerde kutlanmaya başlanırken, finalin gerçekleşeceği Diyarbakır’da ise Newroz çalışmaları seferberlik ruhuyla devam ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir