MANŞETSİYASETÜst Manşet

Kışanak: İnsanlara pervasızca saldırdılar

ANKARA – Kışanak,  “Cezaevinde 10 bin tutuklu, sokakta şiddet, eylemlere yasak varken ‘biz bunu çözüyoruz’ diyorsanız buna kargalar bile güler” diyen Kışanak, “İmralı sistemi Kürt sorununun çözümü önünde en büyük engeldir. Bu sistem kaldırılmalıdır. Hükümet Öcalan ile görüşmelere anlam biçiyorsa 15 Şubat etkinliklerini engellemek yerine kolaylaştırıcı bir rol üstlenmelidir” dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, konuşmasına tutuklu Şırnak Milletvekili Selma Irmak’a babasının vefat etmesinden dolayı başsağlığı dileyerek başladı. Kışanak, BDP’nin Türkiye’de tek tip insan yaratarak herkesi Türkleştiren bir zihniyetin mağduru olan kişilerin siyaset yaptığı parti olduğunu söyleyerek, “Bu nedenle geçen hafta Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın yanlış anlaşılan sözleri üzerinden yapılan polemikleri çok haksız ve yersiz buluyoruz. Bizler bu ülkede yaşayan herkesin kimliğine, kültürüne, inancına saygı duyularak herkesin kendisi gibi yaşaması gerektiğini savunan bir partiyiz. Sayın Sakık da bunları kabul eden birisidir. Sözleri maksadını aşmış ve bazı çevreler tarafında istismar edilmiştir. Zaten milletvekilimiz de yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilemiştir. Türkiye’de bulunan tüm halkların ve kimliklerin bu özrü kabul etmesini bekliyoruz” dedi. Kışanak, kendilerinin sadece Türkiye’de değil dünya genelinde bu hakları savunduğunu söyledi.

‘Kürt halkı haklarına kavuşmak istiyor’

“Bizler başka ülkelere göçmen olarak gidenlerin bile eşit yurttaşlık temelinde yaşamasını savunan bir partiyiz” diyen Kışanak, ayrımcı uygulamalar ile hakların belirlenemeyeceğine işaret etti. Kışanak, Kürt yurttaşların uğradığı ayrımcı politikaların bütün boyutları ile tartışılmasını istediklerini belirterek, “Bunu engellemeye veya kriminalize etmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Biz insanın kimlikleri ile ilgili sadece tarihsel süreçlerin değil kendi düşüncelerinin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Farklı etnik kökenden gelmesine rağmen başka bir kimliği gönüllü olarak benimseyenlere de diyeceğimiz yok. Ancak Türkiye’de yaşayan 20 milyona yakın Kürdün büyük bir kısmı kendisinin bir halk olarak tanımlanmasını istiyor. Bunun mücadelesini veriyor. Kürt halkı olarak haklarına kavuşmak istiyor. Buna da saygı duyulması lazım. Bu başka kimliklerin reddi anlamına gelmiyor. Kültürel ve etnik kimlik olarak Kürt olan birisi kendisini Türk olarak görüyorsa buna da saygı duyarız. Ama Kürtlerin hak taleplerine de saygı duymak lazım. Türklüğü bir üst kimlik yapmak ve herkesi bunun içine koymak ayrımcılığın ta kendisidir” dedi.

‘AKP’nin politikası Suriye’ye özgürlük Kürtlere ise baskıdır’

Kışanak, Kürt sorununun artık sadece Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun da temel sorunlarından biri olduğunu belirterek, Suriye’de yaşananlara işaret etti. Kışanak, “Suriye’de 2 yıldır çatışmalar devam ediyor. Batı Kürdistan’da yani Rojava’da, bu özgürlük mücadelesinde kendisini var etmeye çalışan Kürt halkı ağırlıklı olarak yaşıyor. Diğer halkların da haklarına saygı duyarak demokratik bir mücadele oluşturuyorlar. Ne yazık ki AKP’nin ve Türkiye’nin politikası Suriye’ye özgürlük Kürtlere ise baskıdır. Şam’da özgürlükçü olacaksın, Kürtlere gelince ‘Özerklik hakkı olamaz. Demokratik Suriye’ye şekillendiremezler’ diyeceksin. Bunun adı ayrımcılıktır. Suriye’de demokratik yönetimden yanaysan Rojava’da Kürtlerin de arkasında olman lazım” diye konuştu.

Emniyetten ilginç gerekçe

Viranşehir’de Rojava ambargosuna ilişkin yapılan mitinge değinen Kışanak, Viranşehir Kaymakamlığı’nın 1 ay süre ile kentteki bütün etkinlikleri yasakladığını söyledi. “Bu gerçekten vahim bir durumdur. 1 ay boyunca büyük bir ilçede sen bütün eylem ve etkinlikleri yasaklama yetkisini nereden alıyor ve bunu bu kadar pervasız kullanarak demokratik bir ülkede olduğunu nasıl savunuyorsun” diye soran Kışanak, asıl sorunun burada olduğunu kaydetti. Kışanak, “Emniyet Müdürlüğü tarafından yazılan yazıda, ‘Suriye’de ÖSO ile PYD denilen grup arasında çatışmalar var önümüzdeki günlerde bunun şiddetleneceği yönünde bilgi var. Bundan dolayı etkinlikler yasaklanmıştır’ denildi. Bu kararın kendisi Serêkaniyê’de çatışan çetelerin Viranşehir ve Ceylanpınar’da yuvalandığının tescilidir. Açıkça ‘oradaki çatışmaları şiddetlendireceğiz’ diyorlar. Biz bir kez daha söylüyoruz; Rojava’daki halkımızın yalnız kalmasına razı olmayacağız. Çeteleri halkın üzerine sürmenize, bir parça ekmeğe muhtaç etmenize izin vermeyeceğiz. Bir yolunu bulup oraya yardım yetiştireceğiz. Bunu anlamanız lazım” ifadesinde bulundu.

‘Serêkaniyê’ye giden gruplar Kürt karşıtlığından gidiyor’

“Ne idüğü belirsiz çeteleri silahlandırıp oraya göndereceksiniz Kürtlerle orada çatıştıracaksınız. Bu politikanın karşısında kendisine insanım diyen herkes durur. Biz de buna boyun eğmeyeceğiz” diyen Kışanak, Rojava’da yaşayan Kürtlere destek için her türlü etkinliği yapacaklarını söyledi. Kışanak, “İçişleri Bakanı, Serêkaniyê’de çatışmaların niye sürdüğünü bize izah etsin. Nereden toplandığı belli olmayan kişileri silahlandırıp oraya yolluyorlar. Esad’ın Serêkaniyê’de bir tek gücü bile yoktur. Orada Esad’a yönelik bir çatışma da yok. Ben bu gruplardan Müslümanlık davası diye girip çıkanlarla konuştum. Bu grupların Müslümanlık davası varmış gibi meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Serêkaniyê’ye giden gruplar sadece Kürt karşıtı bir politika için gidiyorlar. Bunu inançlı kesimlere sunuyoruz. Dünyanın dört bir yanından çapulcuları toplayıp kimse Kürtlerin üzerine süremez” dedi.

‘Viranşehir’de insanlara pervasızca saldırdılar’

Kışanak, kaymakamın kadınlara, “Oradaki çatışmaların gündemleşmesini istemiyoruz ondan bunu yapmayın” dediğini belirterek, “O kadın buluşmasına yönelik saldırının asıl nedeni budur. Burada yapılan resmi görüşmelerde orada mitingin yapılacağı söylenirken, hiçbir gerekçe yokken insanlara pervasızca saldırı olmuştur. Sayısız gaz bombası attılar ve bunu meşrulaştırmak için senaryo yazılmıştır. Ortada ne taş atma ne de provokasyon vardır. Bize söz verip bu saldırıyı engelleyemeyenler bize hesap vermelidir. Bunu bulup ortaya çıkarmak hükümetin görevidir. Bu saldırıdan sonra ikinci bir vahamet yaşandı. İnsanların bir kısmı dağılmıştır. Yarım saat geçtikten sonra sadece milletvekilleri ve parti yöneticileri basına açıklama için çıkınca bu kez de onların üzerine gaz bombası atılmıştır. Ortada eylem yok bir şey yok. Biz insanlara dağılmaları konusunda ricada bulunduk. Çünkü polis provokatif davranıyordu. Bu çok açık ve net bir şekilde kasıtlı bir saldırıdır. Hükümet ya bunu açığa çıkaracak ya da sorumluluğuna ortak olacaktır” dedi.

‘Bizi ölüm korkusu ile sindirip susturamazlar’

“Orada ölüm ile yüz yüzeyiz. Kafamıza hedef alınarak gaz fişeği atıldı. Kıl payı kurtulduk. Kazara milletvekillerinden birinin kafasına gelseydi bugün her şey çok başka olurdu” diyen Kışanak, saldırıyı yapanların hesabını vereceklerini belirtti. Yaşananların başka yere çekilmemesi gerektiğini söyleyen Kışanak, “Bize ‘sokağa çıkmayın yoksa böyle öldürmeye çalışırız’ diyorlarsa buradan söylüyoruz bir gün olur ölürüz. Ölümden korkmuyoruz. Bizi ölüm korkusu ile sindirip susturamazlar. Ben orda kaymakamı arayıp ‘öldürürseniz öldürün bunun sorumlusu sensin korkmuyoruz’ dedim. Bizi öyle baskı noktasına polis terörü ile getiremezsiniz. Bu mücadele ölüm ile sınavını vererek bu günlere geldi” ifadesini kullandı. AKP hükümeti döneminde polis şiddeti ile 68 kişinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Kışanak, bunları yapanlardan hiçbirinin cezalandırılmadığını hatırlattı. Kışanak, gaz bombasıyla onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini, kendilerinin canının halkın canından daha kıymetli olmadığını vurguladı.

‘Esad’ın ve çetelerin zulmünden kaçtılar polisin zulmü ile karşılaştılar’

“Miting de, açıklama ve eylem de yapacağız. Kimse buna engel olamaz” diyen Kışanak, “Esad’ın zulmünden kurtulmak için mücadele ederken çetelerin saldırısı nedeniyle kaçmak zorunda kalan insanlar da orada vardı. O kadınlar ile buluşmak için bu etkinliği düzenledik. Ne yazık ki Esad’ın ve çetelerin zulmünden kaçıp geldiler Viranşehir’de polisin zulmü ile karşılaştılar. Senin meşruiyetin kalır mı? Senin Esad’dan bir farkın kalır mı?” diye sordu.

‘1 ayı boşuna harcadılar’

Kışanak, “Görüşmeler var. Kürt sorunun çözmek için bir yol bulalım deniliyor. Ama sokakta bize yansıması budur. Nasıl izah edeceksiniz bunu. Halka yansıması bu olursa halkı neye ve nasıl ikna edeceksiniz. Aklınızın bir kenarından böyle bir kaygı geçiyor mu? Yoksa ‘Kürtlere her şey revadır’ mı diyorsunuz? Kürtler bunu böyle düşünmüyor. Cezaevinde 10 bin tutuklu, sokakta şiddet, eylemlere yasak varken ‘biz bunu çözüyoruz’ diyorsanız buna kargalar bile güler” dedi. Kışanak, bir aydır BDP’den bir heyetin İmralı’ya gidip gitmeyeceğinin tartışıldığını söyleyerek, “Bir ayı böyle bir tartışma ile heba ettiler. BDP çözüm önerileri ile katkı sunmak istiyor niye bunu engelliyorsunuz? Basın üzerinden spekülatif haberler ile niye bu süreci geciktiriyorsunuz. Medyada yazılanların tamamı yalan ve asılsızdır. Bizden beklenti konusunda ifade edilmiş bir şey yoktur” diye konuştu.

‘Bizim İmralı’ya gitmemiz önemlidir’

BDP heyetinin İmralı’ya gitmesinin önemli olduğunu; çünkü BDP’nin önerileri ile pozitif katkı yapmak istediğini söyleyen Kışanak, “Ayrıca bizim oraya gitmemiz İmralı’da devam eden katı tecridin değiştiğinin imkanı olmasından dolayı önemlidir. Son yapılan açıklamalar sorunun çözümü konusunda hükümetin olumlu olduğunu gösteriyor. Umarım en kısa zamanda pozitif bir yaklaşım olur ve partimiz İmralı’ya giderek sürece katkı yapmanın imkanlarını bulur. Bir ay geride bırakıldı bu süreçte neler yaşandı bunu bilmemiz önemlidir. Görüşmeler yapıldı mı? Hangi kriterler var. Sorunlar aşıldı mı? Bize bunu versinler katkı sunalım. Medya üzeriyle spekülatif bilgiler süreci tıkatır. Hükümetin bu konuda daha ciddi ve samimi olmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

‘Kimsenin beklenti ve umutlar üzerinden siyaset yapma hakkı yoktur’

Kürt sorununun bir tarafının çatışma, diğer tarafının ise hak ve eşitlik sorunu olduğunu söyleyen Kışanak, “Tüm Türkiye halkının barış ve çözüm konusundaki beklentisi ve umudu çok yüksektir. Kimsenin bunun üzerinden siyaset yapmaya hakkı yoktur. Kimsenin bunları boşa çıkaracak, zamanı tüketecek bir duruş içinde olmaya hakkı yoktur. Hükümet bu şekilde yaklaşmalıdır. Bunu kamuoyuna ve BDP ile olan ilişkilerine yaklaşımda göstermelidir. AKP grubu ile BDP grubunun arasında birkaç metre var. İmralı’dan daha yakın. Biz niye görüşmüyoruz. Hak ve özgürlükler konusunda ve sürecin ilerletilmesi konusunda niye görüşmeyelim. Daha bir görüşme dahi yapılmadı. Sürekli 4. Yargı Paketi deniliyor. Bunun içinde ne var? Nasıl daha iyi olabilir? Bunu konuşmaktan niye kaçınıyorsunuz. Siz BDP ile konuşsanız kim size ne diyecek. Türkiye kamuoyu çözümün, diyalog ve müzakerenin arkasındadır. Niye bu yolu tercih etmiyorsunuz. Kendileri mutfakta pişirip sonra onu olduğu gibi Meclis’ten çıkarmaya çalışacaklar” dedi.

‘Çıkardığınız yasalar ile yeni sorun yaratıyorsunuz’

Kışanak, kamuoyunun 3. Yargı Paketi konusunda beklentiye sokulduğunu ancak ortaya hiçbir şeyin çıkmadığını belirtirken, anadilde savunma hakkına ilişkin çıkarılan yasanın da kadük olduğunu söyledi. Kışanak, “Şimdi yoksul insan bu tercüman parasını ödeyemeyecek. Çözüm diye yaptığınız her şey yeni sorun yaratıyor. Herkes TMK’nin yanlış olduğunu söylüyor; ama siz değiştirmemek için bin dereden bin su getiriyorsunuz. Yasayı yaptığınız cezaevleri halen çocuklarla doludur. Bu kadar açık destek sunmaya hazır bir parti var. Bunları konuşalım birlikte yol alalım diyor ama daha bir görüşme bile yapmadınız. Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz. Tutuklu vekiller konusu kaç zamandır konuşuluyor. Çıkardık diyorlar sonra da ‘Mahkeme bırakmıyor’ diyorlar. Neden düzgün yapmıyorsunuz. Varsa size engel olan söyleyin demokrasi isteyenler ona karşı tavır alsın. Şimdi de cezaların ertelenmesi diye bir şey yaptılar. Hırsızlık yapan, kadına şiddet uygulayan, gasp yapanlar bundan yararlanıyor. Sen devlet olarak bir kişinin başka bir kişiye işlediği suçu affetme yetkisini nereden buluyorsun. Toplumsal sorunları çözmek için bu yol denenebilir; ama asıl yapılması gereken devlet ile ihtilafa düşmüş kişilerin sorunlarını gidermek için bu yapılır. Bunu yapmıyorsun. Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan kadına şiddet konusunda bunu yapan kişiler bundan yararlanıyor” diye kaydetti.

‘Oyalayan ve öteleyen yaklaşımdan bir şey çıkmaz’

Kendilerinin, bireysel ve adli suçlar konusunda devletin acımasız olması yönünde bir yaklaşımlarının olmadığını belirterek, “Yasalarda ağır suç varsa değiştirilir. Ama kadına yönelik şiddet konusunda cezaların az olduğu eleştirisi var. Bunu düzeltmen gerekirken, cezaları erteliyorsun. Ama gözüne baka baka, ‘Sen örgüt üyesi değilsin ama ben bu muameleyi yapacağım’ dediğin insanlara bunu uygulamayacaksın. Biran önce bu 4. Yargı Paketi denilen şeyde nelerin olup olmadığının açıklanmasını istiyoruz. Aksi taktirde bu oyalayan, öteleyen ve zamana yayan yaklaşımdan bir şey çıkmaz” dedi.

‘Koruculuk iflas etmiş bir sistemdir’

Kışanak, halkın yaşanan süreci anlamadığını ve kendilerine sorduğunu belirterek, “Çünkü sokağa bakıyoruz değişen bir şey yok. Saldırılar, tutuklamalar ve askeri operasyonlar aynı hızla devam ediyor. Kendilerinin deyimi ile son yılların en büyük askeri operasyonu Dersim’de devam ediyor. Madem çözmeye çalışıyorsunuz niye son yılların en büyük operasyonunu yapıyorsunuz. Bunlar insanların kafasında soru işareti yaratan uygulamalardır. Korucuların sayısını arttırmaya çalışıyorsunuz. Koruculuk iflas etmiş bir sistemdir. Bu kaldırılsın diye yıllardır herkes konuşuyor. Bunu kaldırmıyorsun bir de yeni kadro açıyorsun. Bingöl’de 800, Batman, Malatya, Ergani gibi birçok yerde kadro açmışsınız. Hem sorunu çözeceğim diyorsun hem de bunu yapıyorsun. Bu işi yapacaksanız doğru dürüst yapın. Dünyadaki süreçlere bakarak yöntem öğrenin. Bilmiyorsanız bize sorun. Bu sorun nasıl çözülür en iyi biz biliyoruz. En hazırlıklı parti BDP’dir ve katkı yapmaya da hazırdır. Halkımızın önümüzdeki sürece en güçlü faktör olarak kendisini katması gerektiğini düşünüyoruz. Barıştan yana olanlar daha aktif olarak sürecin içinde olmalıdır. Daha fazla eylem ve etkinlik yaparak tutumunu net ortaya koymalıdır. Halkın müdahil olmadığı, sözünü söylemediği, tepkisini ifade etmediği bir süreç tek başına doğru bir yola gidemez” dedi.

15 Şubat çağrısı

Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerçekten bir müzakere süreci başlayacaksa bunlar dinamik süreçlerdir herkesin katkı sunması halinde doğru yere varır. Ancak çözüm konusunda doğru katkı yapacaklar baskı altına alınırsa yanlış katkılarla bu iş rayından saptırılır. Dünyadaki bütün örnekler bunu göstermiştir. Ondan barıştan yana olanları daha fazla sürece müdahil olmaya davet ediyorum. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirildiği 15 şubat önümüzdeki günlerdedir. Herkes net bir şekilde eylemlerini ve tepkisini ortaya koymalıdır. İmralı sistemi Kürt sorununun çözümü önünde en büyük engeldir. Bu sistem kaldırılmalıdır. Hükümet Sayın Öcalan ile görüşmelerin iyi bir noktaya gittiğini söylüyor. Hükümete düşen de 15 Şubat etkinliklerinde kolaylaştırıcı önlemi almaktır. Etkinliklere müdahale etmeden halkın Sayın Öcalan’a verdiği desteği ifade edeceği bir ortamı yaratmaktır. Hükümet ve İçişleri Bakanı gerçekten görüşmelere anlam atfediyor ve bu sorunu çözmek istiyorsa 15 Şubat etkinliklerine engel olmasın çağrısında bulunuyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir