Bekir ÖzgürYazarlar

Öcalan’ın Newroz Deklarasyonu

Türkiye de ve çevre ülkelerde Kürt Özgürlük Hareketine sempatiyle bakan, hatta destekleyen Sol Sosyalist çevrelerin Öcalan’dan merakla beklediği “Newroz Mesajı” Kürt Özgürlük Hareketi’nden, dolaysıyla ülkenin demokrasi mücadelesinden daha çok, Tayyip iktidarının, devletin ve hakim sınıfların işine gelen içerikte olması, Sol ve Sosyalist çevrelerde hayal kırıklığı yarattığı belirgin bir şekilde görülmekte.

Bu deklarasyonun içerdiği en olumlu nokta, Türk ve Kürt silahlı güçleri arasında çatışma sonucu genç ölümü olmayacağıdır. Bu durum önemlidir ve sevindiricidir. Barışın sağlanması, akan kanın durması için hiç şüphesiz silahların susması ve sükunet ortamının oluşması gerekir. Ayrıca tarafların barış ortamını sağlayacak, barışçı toplumu yaratacak siyasi söylem ve üslup geliştirmek zorunludur.

Ancak, Sayın Öcalan’ın “Silahlar sussun, siyaset dili konuşulsun” mesajına karşı, Sayın Başbakan’ın miting alanında Türk bayrağı olmayışına sert tepkisi, İç İşleri Bakanının mitingde bayrak olmayışına ilişkin “Tespitler yapılıyor, sorumlular hakkında yasal işlem yapılacaktır” beyanı; devletin Kürt sorunu, demokratik haklar ve barış konusunda samimiyetsizliğinin dışa vurumudur; mevcut ceberut (baskıcı) statükodan taviz verilmediğinin açık kanıtıdır.

Devletin inkarcı dili ve katı duruşu, PKK’nın tarih sahnesine çıkışında temel etken olduğu bilinirken, Kürt Halkı otuz beş yıl boyunca bu mücadeleye kanını canını vermesi ve can alması sonucu tüm acılar toplumsal yara halindeyken, bunca çekilen acılara rağmen hiçbir şeyin değişmediği ortadayken, bu Newroz günü hangi siyasi kazanımın karşılığı olarak PKK silah bıraksın? Üstelik ana yurdunu terk edip sınır dışına çıksın çağrısı yapılıyor?

Öcalan’ın Newroz mektubunda ve Diyarbakır mitinginde yapılan konuşmalarda “Devletin ve hükümetin barış konusunda ki yaklaşımında samimi olduğuna inanmak istiyoruz” şeklindeki açıklamalar, ima yoluyla Başbakan için Kürt Halkı nezdinde sempati oluşturmaktadır. Salt Tayyip Bey gelecek yerel seçimlerde oyunu artırsın diye, bilerek veya bilmeyerek bu siyasi oyuna taraf olunur mu? Tayyip’in “Barış” adı altında politikasının amacı zaten bu değil mi?

Burjuva siyasetin beslendiği tek gıda insan kanıdır. İstisnasız tüm siyasi mücadelelerde insanlar öldürülür ve ölürler. Silahlı mücadele, siyasetin silahlarla sürdürülmesi ve siyasi kazanım içindir. Silahlı siyasi mücadelenin siyasi getirisi yoksa bu ölümler cinayettir. Devlet açısından ölende öldürende devleti yönetenlerin umurunda değil. Ancak haklı mücadelesini saygıyla karşıladığımız Sayın Öcalan’a buradan soralım: Kürt Halkının özgürlüğü için yürütülen mücadelenin, bunca ölüm ve arkasında bıraktığı acıya karşın, devlet karşısında siyasi getirisi nedir???

Tayyip Beyin “PKK silah bıraksın, sınır dışına çekilsin” politikasıyla, MHP ve CHP’nin Türkçü-Milliyetçi seçmeninin yerel, takiben cumhurbaşkanı ve genel seçimlerde oylarını dinci ve işbirlikçi AKP’ye çekerek, kendine başarı sağlamak ve milliyetçi muhalefeti zayıflatmak istediği bilinen bir gerçek. Öcalan’ın Newroz mitinginde okunan mektubu ve yapılan konuşmalar Tayyip’in bu politikasına uygun anlayış içermektedir. Tayyip, barış stratejisinde birinci raundu kazanmıştır.

En önemlisi; Ortadoğu emperyalistler eliyle zaten kan gölü halindeyken, Öcalan’ın “Silahlar sussun, siyasetin barış dili konuşsun” şeklindeki açıklaması, emperyalist odakların ve uluslar arası ünlü basın yayın kuruluşlarının “Flaş” haberleri ve takdire şayan yorumları oldukça ilginçtir. Emperyalist güçlerin ve yerli uşaklarının (CHP ve MHP hariç) beğeniyle karşıladıkları Öcalan’ın Newroz mektubu hakkında, salt bu yönüyle bile üzerinde ciddi ve kuşkuyla durmak gerekir diye düşünüyorum.

“Düşman bize övgüler yağdırıyorsa, oturup bir kez, hatta bir kez daha, nerede ne hata yaptık diye düşünmemiz, kendimizi sorgulamamız gerekir” diyor Mao Zedung.

Bekir Özgür. 23. 03. 2013.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir