MANŞET

Depremzedelerin bitmeyen çilesi

VAN – Depremzedeler, gidecek hiçbir yerleri olmadığı için konteynerleri terk etmeyeceklerini söylerken, 6 kişilik ailesi ile konteynerde kalan Fadime İmrak, “Vali ve AFAD yetkilileri kulağını iyi açsın. Beni buradan çıkarırlarsa kendimi de bu konteyneri de yakarım” dedi.

Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen 2 büyük depremde evleri yıkılan ve deprem döneminde de kirada oturan yurttaşların hasar gören evlerden çıkarak yerleştikleri çadır ve konteynırlarda yaşamı devam ediyor. Yazın sıcak, kışın da soğuktan ve damlayan çatılardan dolayı yaşanacak durumda olmayan çadır ve konteynerler, çaresiz olan yurttaşların hala başlarını sokacak bir yuva görevi görmeye devam ediyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Her vatandaşımın başını sokacağı bir evi olacak” demesinin ardından yıllar geçmesine ve bu konuda herhangi bir gelişmenin olmamasına rağmen Van Valiliği, konteyner kentleri boşaltma kararı aldı. Van’daki konteynerlerden sadece bir tanesi olan Anadolu Konteyner Kenti’nde yaşayan yurttaşlar, Van Valiliği’nin konteyner kentten çıkarılmaları için talimat verdiğini belirterek, durumun kamuoyuna yansımaması için basının konteyner kente girişinin yasaklandığını belirtti.

‘Konteynerlerde kadınlar ayrı bir acı çekiyor’

Konteyner kentlerde kadınların yaşadığı dramlar ise yürek burkuyor. Kimisi yalnız başına iken, kimisi ise hasta ve yatalak olan çocuklarına bakıyor. Konteyner kentin yüzde 60’nı oluşturan kadınlar, yaşadıkları acıları anlatırken gözyaşlarına boğuluyor. Gidecekleri yeri olmadığından dolayı, AFAD’ın kendilerini konteynerlerden çıkarması halinde sokakta kalacaklarını söyleyen kadınlar, sorunun çözülmesi için destek bekliyor. Defalarca valilik ve AFAD’a başvurduklarını söyleyen kadınlar her defasında boynu bükük bir şekilde konteynerlara gönderildiklerini ifade etti. Kadınlar, devlet kurumlarına gidince kimsenin kendilerini muhatap almadığını dile getirdi.

‘Vali bir gün gelip burada yaşasın’

İki çocuğu ile konteynerde kalan Çiğdem Çelik, depremden sonra bir süre çadırda yaşadıklarını ve son bir yıldan beridir de konteynerde kaldıklarını dile getirdi. Çelik, “Başbakan Van’a gelerek TOKİ’ler yapacaklarını ve mağdur ailelere vereceklerini söyledi. O günden beri TOKİ yapılıp bizlere de verilecek diye bekliyoruz. Bize TOKİ yapılıp verilecek diye beklerken valilik bize ‘Konteynerleri boşaltın’ diyor. Valilik konteynerlerdeki suyu ve elektriği kesmek ile bizi tehdit ediyor. Bir kadın olarak konteyner kentte zor şartlarda kalırken bizi dışarıya atacaklar. Başbakan Van’a gelerek bize her şeyi vaat etti. ‘Depremzedeleri mağdur etmeyeceğim’ dedi. Valilik bizi buradan çıkarırsa nereye gideriz, ancak gider valiliğin bahçesinde çadır kurup orada otururuz” dedi. Valinin bir gün dahi konteyner kentlerde ne olup bittiğine bakmadığını dile getiren Çelik, “Buraya gelip halimizi sormadı bile. Vali tek bir gün bile dışarıda kalabilir mi? Konteyner kentlerde yaşamak cehennem gibi, burada yaşayamıyoruz. Buradaki durumun basına yansımaması için vali basının konteyner kente girmesine izin vermiyor. Çünkü burada çok acı durumlar yaşanıyor. Valilik bunu engelleyerek kamuoyundan gizliyor” diye konuştu.

‘Bizi buradan çıkarırlarsa ne yaparız nereye gideriz’

Kalp hastası eşiyle beraber 9 kişilik ailesi ile konteynerde yaşamaya çalışan Saime Altıntaş, eşinin kalp hastası ve çocuklarının da çalışabilecek yaşta olmadığı için hiçbir gelirlerinin olmadığı, sadece 3 ayda bir hasta maaşıyla geçindiklerini söyledi. Bu şekilde bile konteynerde kalmaya razı olduklarını, fakat valiliğin konteyner kenti boşaltmaya çalıştığını dile getiren Altıntaş, “Burada yarı aç, yarı tok geçinmeye çalışıyoruz. Buradan çıktıktan sonra gidecek bir yerimiz olmadığı halde valilik bizden konteynerleri boşaltmamızı istiyor. Gidecek bir yerimiz olmadığından eşim, ‘Buradan çıkarılsak intihar edeceğim’ diyor. 3 ayda bir elimize geçen maaşla hem geçinmeye çalışıyor hem de 5 tane çocuğumu okula gönderiyorum. Bizi buradan çıkarırlarsa ne yaparız, nereye gideriz. Bu sorunumuza bir çözüm bulunmasını istiyoruz” dedi.

‘Hak aradığımız için bizi örgütçü ilan ettiler’

Depremden sonra 3-4 konteyner kent değiştirdiklerini söyleyen Gancagül Arız, “Son olarak getirildiğimiz Anadolu Konteyner Kenti’nde kalıcı oluruz dedik, şimdi buradan da çıkmamız isteniyor” dedi. Konteynerlerde kimsenin isteyerek kalamayacağını dile getiren Arız, “Mecburen kalıyoruz. 2 tane çocuğum var. Biri kronik bronşit hastası, konteynerde kalmaması gerekirken, gidecek bir yerimiz olmadığı için mecburen kalıyoruz. Deprem döneminde devlet tarafından bize bir sürü vaatte bulunuldu, ama hiçbiri yerine getirilmedi. Konteynerlerde kokudan kalınmıyor. Her türlü tehlike var. Biz bunları valilik yada AFAD yetkililerine sorunca, bizi örgütçü olmakla suçluyorlar. Hak aramak ne zaman örgütçülük olmuş. Devlet istediği kişilere ev verdi, ahırı yıkılana dahi ev verildi. Ama kiracılara verilmedi” diye konuştu.

Deprem sonrası 2-3 konteynır değiştirdikten sonra son olarak Anadolu Konteyner Kente getirildiklerini söyleyen Nafiye Sevim, “Biz nereye gideceğiz? ‘Size TOKİ’den konut vereceğiz’ dediler. Bırakın konutu, bir çöp bile vermediler. TOKİ her ay kiracılardan ortalama 500-600 TL aidat alıyor. Benim zaten öyle bir gelirim olsa bir dakika burada kalmam ki, ben de gider insan gibi yaşarım” dedi.

‘Erdoğan bizi kandırdı’

6 nüfuslu ailesi ile tamamı 2 odadan oluşan konteynerde kaldığını söyleyen Fadime İmrak, hiçbir gelirlerinin olmadığını, bir çocuğunun ise bedensel engelli olduğunu söyledi. İmrak, “Vali ve AFAD yetkilileri kulağını iyi açsın. Beni buradan çıkarırlarsa kendimi de bu konteyneri de yakarım. Depremden önce eşim çalışıyordu, iyi bir gelirimiz de vardı. Ama depremde evimiz yıkıldı. Eşim de o günden beri çalışmıyor. Burada günlerce sadece kuru ekmek yediğimiz oldu. Tek bir yetkili, bir gün kapımızı çalmadı. Ekmek dahi alacak param yok. Çoğu zaman komşumdan borç alıp ekmek alıyorum. Devlet de Erdoğan da bizi kandırdı. Biz sorunumuzun çözülmesini istiyoruz. Bize ev verilmesini istiyoruz” dedi.

Bir çocuğu cezaevinde olan, diğer çocuğu ise hasta olan Perihan Ömer de AFAD’ın her gün kendilerine konteynerleri boşaltılmaları yönünde baskı uyguladığını ifade etti. Ömer, “Eşimden ayrıyım, bir oğlum cezaevinde, diğer oğlum ise hasta yatıyor. 2 yıldır burada cehennemi yaşıyoruz, ama gidecek bir yerimiz olmadığı için mecburen katlanıyoruz. Van’a depremde dünyanın yardımı geldi, ihtiyaç sahibi tek bir insana bu yardımlar dağıtılmadı. Kim gelirse gelsin Erdoğan bile gelirse beni buradan çıkaramaz” diye konuştu.DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir