MANŞETSİYASET

BDP’nin anayasa öneri paketi

ANKARA – Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) hükümete sunduğu Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi Paketi’nde Türkiye’nin güncel sorunları başta olmak üzere bu coğrafya üzerinde yüzyıldır yaşanan tüm sorunlara çözüm niteliğindeki önerilerin olması dikkat çekiyor. “Biz Türkiye Halkı” ile başlayan paketin başlangıcında, “Bütün bireylerin ve halkların, evrensel insan hak ve özgürlüklerine sahip olduğu inancını taşıyoruz. Irk, dil, din, mezhep, cinsiyet, cinsel yönelim, etnik köken ve benzeri hiçbir ayrım yapmaksızın herkesin eşit olduğunu kabul ediyoruz. Türkiye’de yaşayan tüm farklı kimlikler, kültürler, diller ve inançlar bu anayasanın güvencesi altındadır. Farklılıklarımızı, toplumsal bütünlüğümüzün harcı olarak görüyoruz” ifadeleri yer aldı. Bütün eylemlerinde adaletin gözetilmesine ve her durumda insanların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasının devletin temel görevi sayılmasına vurgu yapılan başlangıçta, “Ebedi barış idealini taşıyan bireyler ve topluluklar olarak meşru müdafaa halleri dışında savaşı ve başka halkların özgürlüğüne karşı güç kullanmayı reddediyoruz. İnsan onurunu, hukukun üstünlüğünü, özgürlüğü ve eşitliği esas alan, doğanın dengesini koruyarak doğayla uyumlu bir birlikteliği gözeten ve herkesin mutlu bir şekilde yaşamasını hedefleyen demokratik bir düzen kurmayı hedefliyoruz. Bu anayasayı da bu değerlere bağlılığımızın ve birlikte yaşama irademizin bir beratı olarak kabul ve teyit ediyoruz” denildi.

Bölge meclislerinin kararıyla anadillerin ikinci resmi dil olması hakkı

12 Eylül anayasasının çok tartışılan ilk üç maddesinin yerine birinci kısımda “Demokratik Devlet Düzeninin Esasları” başlığı altında “(1) Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. (2) Devlet; ideolojilere, dinlere, inançlara ve yaşam tarzlarına ilişkin çoğulculuğu tanır ve toplumun çoğulcu yapısı karşısında tarafsız kalır. Hiçbir ideoloji, din, inanç ve yaşam tarzı devlet tarafından himaye edilemez veya vesayet altına alınamaz. (3) Devletin idari yapısı ademi merkezi sistem esasına göre düzenlenir. Devletin toprak bütünlüğüne dokunulamaz” denildi. Devletin sembolleri başlığı altında ise, “(1) Devletin bayrağı, şekli yasada belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti, Ankara’dır. (2) Devletin resmi dili, Türkçedir. Tüm vatandaşların resmi dili öğrenme görevi ve hakkı vardır. Türkiye halkının kullandığı diğer ana diller bölge meclislerinin kararıyla ikinci resmi dil olarak kullanılabilir. (3) Herkes, özel yaşamında ve kamusal makamlarla olan ilişkilerinde resmi dilin yanı sıra kendi anadilini kullanma hakkına sahiptir. (4) Devlet, ülkenin ortak kültürel mirasını oluşturan bütün dillere saygı duymak, dilleri korumak, dillerin kullanılmasını ve gelişmesini sağlamakla yükümlüdür” denildi.

‘İktidarın kaynağı seçimler, halk oylaması ve halk inisiyatifidir’

İktidarın Kaynağı başlığında da, ” (1) Türkiye halkı, iktidarın yegâne kaynağıdır. Halk, iktidarını, esasları kanunlarla gösterilmiş olan seçimler, halk oylaması ve halk inisiyatifi aracılığıyla ve Anayasanın koyduğu esaslar dâhilinde yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. (2) Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Bölge Meclislerine aittir. (3) Yürütme görevi, anayasa ve kanunlar çerçevesinde, âdemi merkezi yönetim esaslarına uygun olarak Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Bölge Başkanlıkları tarafından yerine getirilir. (4) Yargı görevi, anayasa ve kanunlar çerçevesinde, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır ve yerine getirilir. (5) Uluslararası ve uluslar üstü kuruluşlara üyelikten kaynaklanan sınırlamalar saklıdır” denildi.

‘Herkes ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’

İkinci kısımda Temel haklar ve Özgürlükler başlığı altında “İnsan Onuru” alt başlığı dikkat çekerken “Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı” bölümünde, “(1) Herkes dil, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasal düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (2) Kadınlar ve erkekler, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel yaşamda ve ailede eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. (3) Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler de eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz. (4) Hiç kimse dil, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasal düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın her alanında sahip olduğu hak ve özgürlüklerin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını ortadan kaldıracak, sınırlandıracak veya bu sonucu doğuracak muamelelere tabi tutulamaz” madde önerileri yer aldı.

Uzun tutukluluk sürelerini ortadan kaldıran öneri

“Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği” kısmında uzun tutukluluk sürelerini ortadan kaldıracak önerilere yer verilerek, yakalanan veya tutuklanan kişiye, yakalama veya tutuklama sebepleri ve hakkındaki iddiaların tercih ettiği dilde dile getirmesi istenildi. Özgürlüğü kısıtlanan kişinin kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahip olduğuna dikkat çekildi. “Çocuk Hakları” başlığı altında, “Her çocuk himaye ve bakımdan yararlanma hakkına sahiptir. Devlet, her türlü kötü muameleye, istismara, çalışma sömürüsüne, çocuk yaşta evliliğe, cinsel sömürüye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri, çocuğu habitatından koparmadan alır. Her çocuk ait olduğu topluluğun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma ve kendi dilini kullanma hakkına sahiptir. Hiçbir çocuk yasadışı veya keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Çocuğun tutuklanması veya alıkonulması en son başvurulacak ve en kısa süre ile sınırlı, çocuklara özgü tutulma koşullarında, gerçekleştirilecek bir önlem olarak düzenlenir” denildi. Yine “Din ve vicdan özgürlüğü” kısmında herkesin istediği şekilde inanması gerektiği önerisi yer alıyor.

Vicdani red hakkının güvence altına alınması

“Vicdani Red Hakkı” başlığı altında ise “Kimse vicdani kanaatlerine aykırı olarak askerlik hizmetini yerine getirmeye veya silah altına alınmaya zorlanamaz. Vicdani sebeplerle askerlik hizmetini reddedenler için öngörülecek alternatif kamu hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esaslar kanunla düzenlenir. Kamu hizmetinin süresi her halükarda askerlik süresinden uzun olamaz” diye belirtildi. “Kültürel Kimlik Hakkı” başlığı altında bütün kimliklerin kendini özgürce ifade etmesi gerektiği belirtilirken, “Anadilini Kullanma Hakkı” bölümünde ise ” Herkes anadilini kullanma hakkına sahiptir. Hiç kimse anadilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz. Herkes kendi anadilinde düşünce ve kanaatlerini hukuken meşru bütün araç ve yollarla, tek başına veya toplu olarak ifade etme ve yayma özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, anadilinde yazılı, görsel ve işitsel iletişim araçlarını kurma, işletme ve bunlardan yararlanmayı da kapsar. Resmi dilin öğrenilmesi ve öğretilmesi şartıyla herkes, anadilinde eğitim ve öğrenim görme hakkına sahiptir. Bu hak, eğitim ve öğrenim sürecinin bütün aşamalarını kapsar. Herkes kendi anadilinde kamu hizmeti görme ve kamu idaresiyle olan ilişkilerinde anadilini kullanma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanımına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir” önerileri sunuldu.

‘Ulusal ve yerel düzeyde seçim barajı konulamaz’

“Seçme ve Seçilme Hakkı” başlığı altında “On sekiz yaşını dolduran her vatandaş seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Türkiye’de ikamet eden ve on sekiz yaşını dolduran her yabancı, mahalli idareler seçimlerinde oy kullanma hakkına sahiptir. Seçimler, halkoylamaları ve halk girişimleri; serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı organının yönetim ve denetimi altında yapılır. Yurt dışında bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmelerini sağlayacak esaslar kanunla belirlenir. Seçim kanunları, temsilde adalet ilkesini gözetir, ulusal ve yerel düzeyde seçim barajı konulamaz; cinsiyetler arası adil temsil ve katılımı sağlayacak özel tedbirler öngörür” önerisi yer aldı.

‘Doğrudan katılımı sağlayacak halk inisiyatifi uygulaması’

“Siyasi Katılım ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı” başlığı altında, “Vatandaşlar, doğrudan veya temsilcileri aracılığıyla kamu siyasetine ve devlet yönetimine katılma ve siyasi faaliyetlerde bulunma haklarına sahiptir. Vatandaşların devlet yönetimine doğrudan katılmalarını sağlayacak halkoylaması ve halk inisiyatifinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir” önerisi yer aldı.

‘Cinsiyet kotası yüzde 40’ın altında olamaz’

“Siyasi Parti Özgürlüğü” başlığı altında hazırlanan pakette, “Seçme hakkına sahip olan her vatandaş, önceden izin almaksızın, siyasî parti kurma ve partilere üye olma hakkına sahiptir. Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin parti içi düzenlemeleri, çalışmaları, kararları ve aday belirleme yöntemleri demokrasi ilkelerine aykırı olamaz. Siyasi parti teşkilatlarının karar organları, cinsiyetler arası adil temsil ve katılımı sağlayacak şekilde oluşturulur. Cinsiyet Kotası yüzde 40’ın altında olamaz” denildi.

“Hakikat Hakkı” başlığı altında “Herkesin hakikate ulaşma, ülkenin tarihsel geçmişiyle ilgili gerçek bilgilere erişme, devlet arşivi dahil bu geçmişe ilişkin belge ve bilgilerin açıklanmasını isteme hakkı vardır. Hakikat hakkının kullanımını sağlamak için geçici ya da kalıcı kurumlar oluşturmak devletin yükümlülüğündedir. Soykırım ve insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı işlemez” önerileri yer aldı.

‘Özerk bütçeli ve bağımsız bir Kadın-Erkek Eşitliği Konseyi’

Kadın Hakları başlığı altında “Devlet, kadın ile erkek eşitliğine dayalı bir toplumsal düzeninin koşullarını sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla devlet, medeni durumlarına bakılmaksızın tüm kadınların siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki hak ve özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen, zedeleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan her türlü ayrımcılıkla mücadele eder, buna yönelik gerekli tedbirleri alır. Devlet, kadına yönelik her türlü kötü muamele ve şiddeti, kadın ticaretini ve kadın bedeninin istismarını önlemekle yükümlüdür. Devlet, aile içi şiddet ve namus cinayetlerinin insanlık suçları olduğunu kabul eder. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplumsal düzenin koşullarının oluşturulması için kadınların tüm haklarının kullanımına ilişkin olarak devlet pozitif ayrımcılık hükümleri uygular. Kadınların, siyasal partilerin genel merkez ve il örgütleri, üniversiteler ile sendika ve üst kuruluşların yönetim organlarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, il genel meclisi, il belediye meclisi ve büyükşehir belediye meclislerine eşit katılımını sağlamak amacıyla kota uygulaması da dahil olmak üzere özel politikalar uygulanır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla, ulusal eylem planları hazırlayacak ve uygulanmasını denetleyecek, özerk bütçeli ve bağımsız bir Kadın-Erkek Eşitliği Konseyi oluşturulur. Bu Konsey’in oluşturulmasında ve üyelerinin belirlenmesinde kadın örgütlerinin katılımı ve söz hakkı esastır” diye belirtildi.

Cinsiyet eşitliği temelinde Seçim Konseyi önerisi

Devletin Temel Organları başlıklı üçüncü kısımda ise yasama, yargı ve yürütme organlarının işleyişi ile ilgili önerilerden, “TBMM genel doğrudan, serbest, eşit ve gizli oyla seçilen altı yüz milletvekilinden cinsiyetler arası eşit temsil, çoğulculuk ve nisbi temsil esaslarına göre oluşur” maddesi ile “Seçimler, halk oylaması ve halk inisiyatifi, şeffaflık, çoğulculuk ve adil yarışma esaslarına uygun olarak Meclisin ve yargının yönetim ve denetimi altında yapılır. Bu görev ve yetki Meclise ve Seçim Konseyi’ne aittir” önerileri dikkat çekiyor. Seçim Konseyi ile ilgili de “Seçim Konseyi, cinsiyet eşitliği temelinde, çoğulculuk ve liyakat esasına göre seçilmiş üyelerden oluşur” önerisi dikkat çekiyor.

Halk İnisiyatifi

“Seçmen kütüğüne kayıtlı üç yüz bin seçmenin imzasıyla halk yasa teklifi veya Anayasa değişikliği önerisi sunabilir” şeklinde önerilerin sunulduğu Halk İnisiyatifi başlığı altında “Halk inisiyatifinin yasa önerisi TBMM Genel Kurulu’nda üye tam sayısının salt çoğunluğuyla, Anayasa değişikliği önerisi ise üye tam sayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilir. Halkın yasa teklifini destekleyenler, ilgili görüşmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılırken, temsili olarak görüşmelere katılır. TBMM halkın yasa teklifini kabul etmezse teklifi halkoyuna sunar. Teklif kabul edildiği takdirde yasalaşır” denildi.

Sivil Toplum Destek Büroları önerisi

Yine, “Sivil toplumun yasama sürecine etkin ve kurumsal bir tarzda katılmasını sağlamak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Sivil Toplum Destek Büroları oluşturulur” denildi. Ekonomik, Sosyal ve Çevre Konseyi başlığı altında, “Ekonomik ve Sosyal Konsey, ekonomik ve sosyal politika alanında danışma ve uyumdan sorumlu organdır, ekonomik ve sosyal kalkınma planlarının hazırlanmasında yer alır ve ayrıca yasanın düzenlendiği diğer görevleri yerine getirir” önerisi yer aldı. Özel Hükümler başlığı altında da, “Savaş Zararlarının Tespiti ve Tazmini İle İlgili Önlemler”, “Azınlık Vakıfları Mülkiyet Hakları Ve Malların İadesiyle İlgili Hüküm”, “Romanlara Yönelik Özel Önlemler” dikkat çekiyor. DİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir