SİYASETÜst Manşet

Bayık’tan ‘Paket’ açıklaması

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık Kürtçe günlük gazete Azadiya Welat’taki köşe yazısında Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıklayacağı ‘demokrasi paketi’ni değerlendirdi. Bayık, “bu defa Kürt sorununun çözümünde radikal adımlar atmazsa AKP sonun başlangıcını yaşar” dedi. Cemil Bayık paketten beklentili olmak yerine mücadeleyi yükseltmenin doğru tutum olduğunu da vurgulayarak, “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Paketin hazırlanma tarzı bir çözüm niyeti adımının olmadığının çok açık ifadesidir” dedi.

 Cemil Bayık’ın yazısı şöyle: 

“Başbakan 30 Eylül’de paket açıklayacağını söyledi. Eğer bu paket Kürt sorununu çözecek düzeyde adımlar ortaya koymazsa önceki paketler gibi hiçbir sonucu olmayan, dönemi kurtaran politik manevralar olarak tarihe geçer. Ancak bu defa Kürt sorununun çözümünde radikal adımlar atmazsa AKP sonun başlangıcını yaşar. AKP’ye güven kalmaz ve toplumlardan aldığı kredi biter. Belki belli bir oyu korur, ama ne Kürtlerin Özgürlük Mücadelesini ezebilen ne de çözüm yapabilen bir iktidar olarak iktidar olma hakkını kaybeder. Hükümetini sürdürse de bu uzun sürmez.

Bu paket muhataplarıyla konuşulmuş, tartışılmış, ona göre hazırlanmamıştır. Bu nedenle ne Kürtlerin ne de başka toplumların ihtiyaçlarını karşılayabilir. Bu nedenle bu tür açıklamalar heyecan vermiyor. Halbuki demokratikleşme tüm toplumları heyecanlandırır. Özellikle Kürtleri heyecanlandırır. Eğer Kürtler heyecan duymuyorsa demek ki bu paket demokratikleşme paketi değildir. Çözüm için adım atılması değildir. Belki  Kürt siyasetçiler “Acaba bu pakette ne var” diyebilir. Peşinen bundan bir şey çıkmaz demez. Kürt siyaseti bu nedenle temkinli davranıyor. Ama halk bir şey beklemiyor. Kamuoyuna açık olmayan konuşmalarında ise ne Kürt siyasetçilerinin ne de Türkiye’nin demokrasi güçlerinin bu paketten bir beklentisi görülmüyor.

Kürtler kendi siyasi iradelerine, Önderlerine, demokratik siyasi güçlerine sorulmayan bir paketten neden iyi bir şey beklesinler ki! Çünkü Kürtlerin siyasi iradesine sorulmuyorsa bu Kürtlerin taleplerini karşılayan bir paket olamaz. Olsa olsa devletin ve hükümetin ihtiyacını karışlayan bir paket olur. Bu da her zaman olduğu gibi dönemi kurtarma, yani oyalamadan başka bir anlam ifade taşımaz.

Kürt sorunu, Kürtleri bir toplum olarak kabul etmeme ve siyasi iradelerini tanımama üzerine ortaya çıkmıştır. Hala Kürtler bir toplum olarak kabul edilmediği için paketler hazırlandığında Kürtler muhatap alınmıyor ve ne istedikleri sorulmuyor. Böyle bir zihniyetin hazırladığı bir paketin Kürt sorununda çözüm için bir şey getirmesi söz konusu olamaz. Kürtleri toplum olarak tanımayanlar toplumsal haklarını da vermez. Zaten toplumsal haklarını tanımayacaklarını söylüyorlar. Toplumsal hakkın ilki Kürtler açısından anadilde eğitimdir. Anadilde eğitim hakkı yaşam hakkı gibidir. Topluma yaşam hakkı tanımayanın çözüm için adım atması da söz konusu olamaz.

AKP sadece toplumdan gelen baskıyı böyle geçiştirmek istiyor. Kürtler toplumsal hakkı tanımayan bu paketi reddettiğinde ise, “ben adım atıyorum, ama Kürtler kabul etmiyor” diyerek izlediği tasfiye politikalarını sürdürecek. Şimdi görünen budur. inşallah AKP Kürtleri yanıltır. Anadilde eğitim dahil Kürtlerin toplumsal haklarını tanıyacağını ve bu nedenle de Kürt Halk Önderinin konumunu değiştirip kalıcı çözümü sağlamak için adım atacağını açıklar.

Çözüm, Kürtleri bir toplum olarak kabul edip siyasi iradelerini tanımakla olur. Kürt halk Önderi Kürt toplumu ile, örgütü ile Türkiye’nin demokrasi güçleriyle görüşebilirse o zaman AKP’nin bir çözüm niyeti olduğu anlaşılır. Bunun dışında hiçbir yaklaşım çözüm getirmez. Çünkü dünyada bu tür sorunların çözümü en başta da karşıdakini muhatap almakla olur. Heyet göndereceksin, görüşmeler yaptıracaksın, ama bu hiçbir biçimde resmi ve yasal olarak kabul edilmeyecek! Bu tabii ki çözüm niyeti olanların yaklaşımı olamaz. Gerilla geri çekilecek, ama bunu bile resmi ve yasal hale getirmeyeceksin, ama çözümden söz edeceksin! Bu olmaz.

Gerillalar kendilerinin geri çekilmesinin hiçbir resmi, hukuki ve yasal değeri yoksa, siyasi karşılığı da olmuyorsa neden bu çekilmeyi sürdürsünler? Herkesin bunu anlaması gerekir. PKK ve gerilla kendini suçlu göremez. Suçlular topluluğu muamelesi yapılmasını kabul etmez. Bu nedenle PKK 11. Kongresinde geri çekilmenin durdurulması önerisi kararlaştırılmış ve KCK’ye sunmuştur. KCK de geri çekilmenin  hiçbir değeri ve karşılığı olmadığını gördüğünden bu öneriyi kabul etmiştir.

Bu paketten şu çıkacak, bu çıkacak beklentisi de doğru değildir. KCK baştan reddetmiş olmamak için negatif yaklaşım göstermemiştir. Bu aslında çok zayıf bir ihtimal de olsa devleti ve hükümeti doğru tutum takınmaları için bir teşvik olarak görülmelidir. Yoksa Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Paketin hazırlanma tarzı bir çözüm niyeti adımının olmadığının çok açık ifadesidir.

Kürtler ve demokrasi güçleri AKP’den beklenti içinde olmadan demokrasi mücadelesini yükseltmelidirler. Bunun için de demokrasi güçlerinin ortaklaşması şarttır. Ortak bir hareket yaratmadan ve demokrasi mücadelesini yükseltmeden devlet ve AKP adım atmaz. AKP hükümetinin adım atmayacağı Haziran’ın başında belli olmuştu. Kürt Halk Önderinin Haziran’ın başında “Birinci aşama bitti, ikinci aşamadayız” demesi bunun açık ifadesiydi. Bu nedenle Kürtler ve demokrasi güçleri devreye girerek mücadeleyi yükseltip AKP’yi demokratikleşme için zorlamaları gerekirdi. Şimdi de AKP’den paket açmayı beklemek değil de mücadeleyi geliştirmek yapılması gerekendir.” ANF

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir