KÜLTÜR SANATVAN HABERLERİ

ALTINSAÇ KİLİSESİ

Van’ın Altınsaç köyünde bulunan yapı, Van Gölüne bakan bir vadinin yamacına kurulmuştur. XIII. yy.dan önceye tarihlenen kilise, 1671 de onarılarak batısına bir de jamatun eklenmiştir. Manastıra ait yapıların hepsi yıkılmış olmasına rağmen kilise günümüze oldukça Sağlam bir durumda gelmiştir. Üç nefli olarak düzenlenmiş jamatundan, geniş bir kemerle naosa açılan tonoz örtülü giriş bölümüne geçilir (Plan-6). Orta mekan, köşe duvarları üzerinde yükselen kemerlere oturan bir kubbe ile örtüıür. Kubbe dışa, yüksek kasnak üzeri piramidal külahlı olarak yansıtılmıştır. Kubbeli orta alanın iki yanında derin kollara yer verilmiştir. Yapının doğu bölümünde dışa taşıntısı olmayan, içten yarım daire biçimli apsis yer almaktadır. Apsisin kuzey ve güneyinde küçük pastophorion hücreleri bulunur. Bu bölümler, dar birer koridorla yan kollara bağlanmaktadır. Bu tip mekan düzenindeki yapıların en belirgin özelliği, oldukça kalın tutulmuş köşe duvarlarına sahip olmaları ve bu köşeleri birleştiren perde duvarların sadece araları doldurması böylece kubbeyi taşımaya yönelik hiçbir fonksiyonun bulunmayışıdır. Naosun dört köşesini oluşturan bu duvarların son derece kalın olmasının nedeni, kubbeyi taşıyan kemerlerin oturduğu payandalarla kaynaşmasıdır. Yani iç mekan da konumlarını kaybeden payeler, yan duvarların iç kısımlarına dokununcaya kadar yaklaştırılıp birer duvar payandasına dönüştürülmüştür. Bu payandalar ile tympanon duvarları arasında dikine dikdörtgen biçiminde düzenlemeler gösteren kollar meydana gelmiştir. Bu tipteki bir yapının ihtiyacı olan şey dört yöne birden dışa taşmadan iç mekan da genişleme sağlamaktır. Yöre mimarisinde, X.yy.dan itibaren oldukça yaygın bir şema olarak karşımıza çıkan bu yapılar, Bizans dönemindeki tek nefli şemaya sahip kiliselerden daha ferah bir iç düzenleme ile ayrılmakta bu noktada da Bizans’ın kiborion olarak tanımlanan yapılarıyla akınlaşmaktadır. Ancak bunları kiborion olarak tanımlamak da güçtür. Van ve çevresinde dört tip plan şeması ile karşılaşılmasınarağmen yöre kiliselerinde plan çeşitliliği oldukça fazladır. Bazilika, kubbeli bazilika, merkezi ve karma plan tipe,diğer dört tip de eklendiğinde sekiz çeşit şemanın doğu Hıristiyan mimarisinde kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca genel değerlendirmeye girmeyen yani devamlılığı olmayan örnekler de bulunmaktadır. Bizans’ın erken döneminde olduğu gibi ilk yapılarda kullanılan bazilikal şemaya fazla ilgi gösterilmemiş, kubbeli bazilikalardan merkezi plan düzenlemesine hızlı bir geçiş yapılmıştır. Mekanı bir kubbe altında toplama ya da naosta kesintisiz bir alan yaratma düşüncesi, tetrakonkhos, çokgen veya yuvarlak (merkezi) ve tek nefli olarak tanımlanan şemaların Yöre mimarisinde çok kullanılmasına sebep olmuştur. Özellikle tek nefliler de köşelere bitiştirilmiş ayaklar, kemer genişliğince oluşan yan kollar ile iç mekânda ana kitlenin dışına taşmadan bir genişleme yaratma imkanı bulunmuştur. Son olarak şunu söyleyebiliriz; yöre Hıristiyan mimarları, Bizans’tan aldıkları plan Şemalarını, pek çok kültürün kaynaşması olan bölgesel birtakım değişmez kuralları da mimarilerine katarak, kendilerine göre yorumlamışlardır. Malzeme, örtü düzeni, duvar Yapısı, cephe süslemesi ve hepsinden de önemlisi iitürjileri planların uygulanmasında farklılıklar doğmasına neden olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir