Bekir ÖzgürMANŞETÜst ManşetYazarlar

ALEVİ GELENEĞİNDE ‘KURBAN’ YOKTUR

Fırat ve Dicle nehirleri, Doğu Anadolu’nun Munzur vb. yoğun kar alan yüksek dağlarından beslenmektedir. Sümer uygarlığı öncesi ilkel toplumlar, ilkbahar da karların erimesiyle onlarca gün aşağı (güney) Mezopotamya’da yoğun su baskınlarına maruz kalmakta, birçok insanı her yıl sel götürmekteydi.

Kendi yerleşim alanlarına kar yağmadığından ve her yıl aynı mevsimde bir tufan gibi tekrar eden su baskınlarının nedenini bilmeyen ve birçok insanını sele kaptıran ilkel topluluklar, Tanrıların kendilerine öfkelendiğini ve sel felaketiyle cezalandırıldıklarına inanıyorlardı. Sel korkusunun yarattığı bu inanç gereği, daha çok insanı sel almasın diye, her yıl Tanrıya, sel öncesi “bir insan kurban etme (kesme)”geleneğini başlattılar.

Bu inanca bağlı olarak “insan kurban etme” geleneği, asırlarca süren yaşam seyri içinde insanın, insansal ve belli zihinsel gelişim aşamasına kadar devam etti. “Nuh Tufanı” mitolojisi de, Van bölgesinde hala aktif olan fay hattında o çağda oluşan güçlü bir deprem sonrası, Van Gölü’nün yarattığı tsunami ile Fırat ve Dicle nehirlerinin taşkınlığının birleşmesi sonucu bölgeyi ciddi şekilde etkiyen su baskını, Nuh Tufanı efsanesinin alt yapısını oluşturduğu güçlü bir varsayımdır.

Akad kavminden İbrahim Peygamber’in, Tanrı’ya, “Bir oğlum olursa, onu sana kurban edeceğim” adağının mitolojik kökeni, Mezopotamya ilkel toplumunun yaşam biçimine, kültürel geleneğine dayanmaktadır.

İbrahim Peygamber Tanrı’ya verdiği sözü yerine getirtme, oğlu İsmail’i kurban kesme girişiminde iken, mitolojiye göre gökten bir koç gelmesi, İsmail’in yerine koçun kesilmesi efsanesi, o tarihten itibaren Tanrı’nın tufan şeklinde olası cezalandırmasına karşı “insan kurban” yerine, hayvan kurban etme (kesme) geleneği ikame edilmesi, insanlık adına kültürel bir gelişim, önemli bir dönüşümdür.

İslam’a göre “Her şeye kadir” (muktedir) yaratıcı Allah’tan gelecek olan Afetlere karşı, O’na sığınma, Ondan bağışlanmayı dileme anlamına gelen hayvan kurban etme anlayışı, insanları olası felaketlerden koruması için Allah’a bir ön-sunudur.

İslam’ın hiçbir hükmüne uymayan, hiçbir vecibesini yerine getirmeyen, yaşam biçimi olarak İslam la hiçbir ilgisi, ilişkisi olmayan Alevilere, kendini “Dede” zanneden aklı sefiller, asırlardan beri bozuk plak nakaratı gibi İslam’ın önemli bir hükmünü neden ve ısrarla anlatıp dururlar? Alevilikte “Kurban” yoktur; LOKMA vardır. Lokma illa da hayvan eti değildir. Alevilikte ‘Lokma’, VAR’ını olmayanla paylaşma kültürüdür.
16/10/2013 Bekir Özgür.

NOT: Kurban mitolojisine dair kaynak: Safa Kaçmaz. (TEVRAT, İNCİL ve KURAN’IN MEZOPOTAMYA YAZIN KAYNAKLARI). El Yayınları.2007 İstanbul.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir